Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak 6183 sayılı Kanunun 55. maddesine dayalı açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, “böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeninin ileri sürülemeyeceği - Tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmekte olup 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacağı-
Davacının, dava konusu bono ve çekin tazminat amacıyla verildiği iddiasını ispat külfeti kendisinde olduğundan yazılı delille ispatlamasının gerekeceği-
Olumsuz (menfi) tesbit davası sonunda verilen kabul ya da red kararlarının kesinleşmeden takip konusu yapılamayacakları–
Davacı, lehdar hanesi boş bir teminat verdiğini, davalı tarafça anlaşmaya aykırı olarak lehdar hanesinin doldurulup senedin takibe konulduğu iddiasını yazılı delille ispatlamasının gerekeceği, ve yemin teklif hakkında bulunduğunun hatırlatılmasının gerekeceği-
Ekonomik kriz döneminde bankacılık faaliyetlerini sürdürebilmek için yüksek oranda faiz uygulamak zorunda kalan bankanın -maddi ve manevi koşullarının gerçekleşmiş olması nedeniyle- müzayaka halinde bulunduğunun kabul edilerek bankanın müşterisinin uyguladığı faiz oranının faiş ve ahlaka uygun olmayan bir oran olduğu kabul edilerek müşterisinin bu oranda kendisine faiz ödenmesini istemesinin MK.'nun 2. maddesine aykırı olacağı-
Muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağı, davacı, icra takip tarihinden önce çektiği 30.3.2006 tarihli ihtarında bakiye borcun en kısa zamanda ödenmesini istemiş ise de, bu ihtar ödeme süresini açık bir şekilde göstermediğinden yasanın aradığı anlamda borçluyu temerrüde düşürecek mahiyette bir ihtar olmadığı, yine taraflar arasında düzenlenen 21.10.2005 tarihli harici satış sözleşmesinde “10.000,00 YTL'nin ödendiği gün bakiye 18.000,00 YTL'nin ödeme tarihinin belirleneceği” düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin kesin vade olarak kabul edilemeyeceği, sonuç itibariyle davacıların icra takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığından davalının icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmasının mümkün olmadığı-
Dava bonolardan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olup kural olarak bonolara karşı ileri sürülen her türlü iddia ve savunmanın HUMK.nun 290. madde hükmü uyarınca yazılı delille ispat edilmesi gerekeceği-
Davacının 28/02/2007 tarihli Davacının 28/02/2007 tarihli duruşma beyanı, davalı asilin yemeni beyanına göre, davaya konu senedin davacı tarafından dava dışı oğlunun borcu nedeniyle davalıya verildiği, bu suretle davacının BK’nun 110.maddesine göre senet borcundan sorumlu olduğu, ödeme iddiasının yazılı belge ile kanıtlanamadığı, takip sırasında zamanaşımı itirazında bulunulmaması nedeniyle dava sırasında zamanaşımı defi ile borçlu olmadığının tespiti istenemeyeceği ve davalı asilin teklif edilen yemini eda etmesi gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddinin gerekeceği-
Dava konusu çekim tutanaktır başlıklı adi senet sebebiyle BK’nun 114/2.maddesi gereğince hukuki kıymetini kaybettiğini BK’nun 114/2 maddesine göre mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunmanın veya yeni bir alacak senedi imza etmenin tecdit anlamına gelmediği ancak tarafların senede karşılık daha yüksek meblağlı başka senetler verilmesini ve 400 milyarlık temlikle bulunmasını kararlaştırmakla yeni bir borç münasebeti başlattığının kabulü gerektiği, açıkça önceki çeklerin yerine bonoların verilmesi nedeniyle dava konusu çeke dayanılarak takibe girişilemeyeceği kötüniyetli sebebiyle %40 kötüniyet tazminata hükmedilebileceği-