Davacı tarafından yapılan havalelerin tarihleri dava konusu bonoların tanzim tarihinden sonra olduğuna göre ödemelerin başka bir borca yönelik olduğunu davalının usulen kanıtlaması gerektiği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının hamili olduğu ve çalındığı iddia edilen banka kredi kartı ile üye işyeri durumundaki davalı şirketlerden yapılan alışverişler sonucunda oluşan borçtan kaynaklanmakta olup, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. ve 23.maddesi hükümlerinin uygulanması gerekeceği-
İİK.’ nun 72/5. maddesinde menfi tespit davası borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade olunacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda şikâyete konu takip için Asliye Ticaret Mahkemesine açılan menfi tespit davası... tarihinde borçlu lehine sonuçlanmış, karar... tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda mahkemece “şikâyetin kabulüne” karar verilmesi gerekirken olayda uygulama yeri bulunmayan İİK.’ nun 40. maddesi gerekçe gösterilerek “istemin reddi”nin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Senetler nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin davada, şirketin çift imza ile temsil edildiği, dava konusu senetlerde keşideci olarak imzası bulunanın borçlarının dava dışı başka bir şahıs tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı; fakat protokolde senetteki borç yönünden icazet verildiğinin ve şirketin borçlarının üstlenildiğinin belirtilmediği-
Davalı tarafından davacı aleyhine icra takibine girişilmiş olduğundan, davacının bu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti yönünden dava açmasında hukuki yararının mevcut olacağı-
Davalı duruşmadaki beyanında ve C. Savcılığındaki ifadesinde “ihdas nedeni olarak ‘malen’ kaydı bulunan bononun borç para karşılığında düzenlendiğini” savunarak bononun veriliş nedenini talil etmiştir. Bu durumda ispat külfeti davalı yandadır. Bu durum mahkemenin de kabulündedir. Ancak mahkemece tanık dinlenilmesinin mümkün olduğu kabul edilerek ve tarafların tanıkları dinlenerek hüküm kurulması yoluna gidilmiştir. Dava konusu bonoda malen kaydı bulunduğuna göre davalının “bu bono karşılığında davacıya borç verdiğini” yazılı delille kanıtlaması gerekir. Davalı taraf delil listesinde “vs. yasal delil” demek suretiyle yemin deliline de dayanmıştır. O halde mahkemece davalının davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, bu yön düşünülmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm oluşturulması hükmün bozulmasına neden olacağı-
Menfi tespit ve istirdat davalarının takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmakta ve davanın da kredi kartını veren banka tarafından açılmamış olmasına göre, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği-
Uyuşmazlığın, işçi-işveren ilişkisi nedeniyle verilen senetten kaynaklanmasına ve iş hukuku hükümlerinin uygulanmasının gerekmesine göre davanın iş mahkemesinin görevine gireceği-
Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. BK.’ nun 182/2. maddesinde ise “aksine âdet veya sözleşme mevcut değil ise, satıcı ile alıcının borçları aynı anda ifa etmekle mükellef oldukları” hükme bağlanmıştır. Bu durumda “verdiği çekler karşılığında kendisine mal teslim edilmediği” şeklindeki davacı iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceği-