Zamanaşımına uğramış kambiyo senedinden kaynaklanan kambiyo hakkında ilişkin hakların yitirilmiş olması halinde, taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde, bu kambiyo senedine "delil başlangıcı" olarak dayanılabileceği, alacaklının alacağını tanık dahil her türlü delille ispat edebileceği-
İİK’nın 281/II maddesi uyarınca fıkrasında iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği ve teminatın lüzum ve miktarının mahkemece takdir ve tayin olunacağı
İmza taşımayan senet bono sayılamayacağı gibi adi senet de sayılmayacağından dava konusu senette keşidecinin imzasının olmayıp, parmak izinin bulunması halinde menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Hukuki ehliyetsizliğin doktor raporu ile kanıtlanmasının asıl olduğu, tanık beyanlarının hukuki durumun saptanmasında ancak bir veri olarak kabul edilebileceği-
İpoteğin terkini talebi, taşınmazın aynı ile ilgili olduğundan HMK.'nun 12. maddesi uyarınca ancak taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülebileceği (kesin yetki kuralı)-
Tapu kütüğünde aile konutu şerhi bulunmadığı, davalı bankanın buranın aile konutu olup olmadığı hususunu araştırma ile yükümlü olmadığı, bu nedenle iyi niyetli olmadığından bahsedilemeyeceği, “aile konutunun tapuya şerh verilmemiş olsa dahi her türlü delille ispat edileceği” yasa yorumundan anlaşılıyor ise de, bunun ancak kötü niyetli eşin tasarrufları karşısında değerlendirilmesi gerektiği, dava konusu olayda böyle bir husus bulunmadığı, diğer davalı 3. kişinin kredi borcuna beki de krediyi ödeyeceğine itimat ederek kendi iradesiyle evini ipotek ettirdiği, kredinin ödenmemesi neticesinde de borçtan (ipotekten) dolayı sorumlu olduğu, bu suretle davacının davasının hukuki dayanağı olmadığı gerekçesiyle mahkemece “davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Ceza mahkemesince saptanan maddi olgular hukuk hakimini de bağlayacağından ceza davasının neticesi beklenerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıklar ile ilgili açılan menfi tespit davalarında 5464 sayılı Yasanın 44. maddesi gereğince Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu-
Menfi tespit davasında “davacının borçlu olmadığının tespiti” yönünde bir karar verilmiş olduğu halde, dava sırasında ödemek zorunda kalınan borcun istirdadı yönünden hüküm kurulmadığından, davacının borçlu olmadığı saptanan, ancak ödemek zorunda kaldığı bedelleri faizleri ile birlikte davalıdan talep etmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, mahkemece sadece işlemiş faiz talebi yönünden hüküm oluşturularak, ödenen anaparalar bakımından istirdat hükmü kurulmamış olmasının, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı şirketten bir daire satın aldığını, satış bedeli karşılığı olarak senetler verdiğini, senet borcunun 132.000.000.000 TL kısmını ödediğini, davalı elinde 9 adet senet kaldığını, daha sonradan anılan şirketin iflasına karar verildiğini, ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığını, ileri sürerek elde kalan toplam 36.000.000.000 TL meblağlı 9 adet senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine-