Dava konusu bononun maden sahası ruhsatının devri nedeniyle verildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı hallerde, 3213 sayılı Maden Kanununun 39. Maddesine göre maden sahasının ruhsat devrinin resmi şekilde yapılması gerektiğinden, anılan şekle uygun yapılmayan sözleşmenin geçersiz olacağından, tarafların verdiklerini geri alabileceği-
İlama dayalı kesinleşmiş alacak hakkında menfi tesbit davası açılamayacağı-
Senedin önyüzünde şirket kaşesi üzerinde tek bir imzanın bulunduğu,senedin tanzim tarihi itibariyle keşideci şirket yetkilisinin yetkisinin devam edip etmediği araştırılarak, devam ediyorsa TTK.nun 678. maddesi uyarınca davacının şahsen sorumlu olacağı,yetkisi devam ediyorsa senet üzerindeki tek imzanın keşideci şirketi sorumlu kılacağı, davacının şahsi sorumlunun bulunmayacağı-
Davacının aynı konuda açmış olduğu daha önceki davasından ‘’feragat’’ ettiği, feragatın kesin hükmün sonuçlarını doğurması sebebiyle, “menfi tespit ve istirdada dair talebin kesin hüküm nedeni ile reddine” karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı
Taraflar arasında uyuşmazlık “davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine rehnin paraya çevrilmesi yolu ile girişilen takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine” ilişkindir. Takibin dayanağı olan rehin sözleşmesi... tarihli olup, davacı ile davalı şirket arasında akdedilmiştir. Anılan sözleşmenin 1 maddesi uyarınca rehin verilen araç davacı rehin veren şirketin davalı rehin alan şirketten alınmış ve alınacak malların teminatını teşkil etmektedir. Hal böyle olunca mahkemece davacı ve davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak, davacının davalıya borçlu olup olmadığı hususunun tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, rehin sözleşmesinin 1. maddesi nedeniyle olaya uygun düşmeyen “tüzel kişilik perdesinin kaldırılması” suretiyle “akaryakıtın davacı şirketle aynı grup içinde bulunan dava dışı şirkete teslim edilmesi” gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Bonolar, sebepten mücerret borç senetleri niteliğinde olduğundan ve davalı banka hamil durumunda bulunduğundan her şeyden önce davacının teminat iddiasının HUMK.nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanmasının gerekeceği-
Cumhuriyet Savcılığı tarafından yaptırılan imza incelemesi neticesindeki alınan bilirkişi raporunun, menfi tespit davasında kullanılabileceği-
Bonoda ‘’nakden’’ kaydı bulunmasına karşın davalı “aralarında nakit alışverişi bulunmadığı, bononun ortaklık katılım payı karşılığı düzenlendiğini” savunduğundan, “bononun ortaklık katılım payı karşılığı düzenlendiği”nin ispat külfetinin davalıya geçtiği, davalının bu iddiayı kanıtlayamadığı, yemin de teklif etmediğinin den davanın kabulünün gerekeceği-
Taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğundan ve bu ilişki içinde verilen çeklerden doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görülmesi gerekeceği-