Olumsuz tesbit davası sonunda alınan ilamın "yargılama giderleri, vekalet ücreti ve tazminat"a ilişkin bölümlerinin bir bütün olduğu, davanın kabulü ya da reddi halinde, ilam kesinleşmeden ilamın bu bölümlerinin infaz edilemeyeceği (takibe konulamayacağı) ve ilam kesinleşmeden bu konuda yapılmış olan takibin şikayet üzerine iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Davacının "senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu" yolundaki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekeceği-
BK’nun 86.maddesine göre ödeme belgesinde ödemenin hangi borca ilişkin olduğu konusunda bir açıklık yoksa ödemenin mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla yapıldığının kabulünün gerekeceği eğer davalının dava konusu bonolardan başka davacıdan bir alacağı varsa bunu ispatla yükümlü olacağı şayet böyle bir alacak mevcut değilse yapılan ödemenin anılan hüküm uyarınca mevcut borca ilişkin olduğunun kabulünün gerekeceği –
Davaya konu senetlerin ciro yoluyla davalıya intikal ettirilip ettirilmediğinin, davalının yetkili hamil olup olmadığının davalı hamile senetlerin dava dışı lehtar şirketin yetkili temsilcisi tarafından ciro yapılıp yapılmadığının araştırılması gerekeceği-
Adli Tıp Kurumunun raporuna göre bonodaki borçlu imzasının davacıya ait olmadığı anlaşıldığından, “davacının borçlu olmadığının tespitine”, karar veren mahkemenin, davalı bankanın bonoyu ciro yoluyla elde etmiş olması sebebiyle, ayrıca “kötü niyet tazminatı”na hükmedemeyeceği-
Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 19.maddesine göre; abonenin kusuru dışında sayacın tüketim kaydetmemesi halinde hesaplamanın,davacının geçmiş dönemlere ait tüketim fazlası ile aynı abone grubundaki benzer tüketim eğilimine sahip tüketicilerin tüketimleri göz önüne alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılarak hesaplamanın yapılmasının gerekeceği-
Dava konusu çekin keşide tarihinde değişiklik yapılarak paraf edildiği, ancak parafın keşideciye ait olmadığı bilirkişi raporuyla saptanmıştır. Değişiklikten önceki keşide tarihi gözetildiğinde, dava konusu çekin süresinde ibraz edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilmiş ise de, davalının yetkili hamil olması ve davacı keşidecinin çekteki imzasını inkâr etmemesi karşısında, davacının bu çek nedeni ile sorumsuzluğuna hükmedilebilmesi için, borçlu olmadığını kanıtlaması gerekir. Mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan, eksik inceleme ve somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmüm bozulmasına neden olacağı-
Aynı konuda daha önce itirazın iptali davası açılıp sonuçta verilmiş olan kararın kesinleşmiş olması halinde borçlunun alacaklıya karşı olumsuz tesbit davası açmakta hukuki yararının bulunmayacağı-
Borcun naklinden söz edebilmek için, eski borçlunun borçtan kurtarılmış olması gerekir. “Dava dışı Ö.K’ nın borcundan kurtarılacağına” ilişkin taraflar arasında bir anlaşma bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının Ö.K.’ nın borcu için senetler vermesi, borca katılma olarak kabulü gerekir. Borca katılmada, borca katılan kişi asıl borçlu gibi sorumlu olur. Mahkemece “davacının davasının bu gerekçe ile reddedilmesi gerekirken, borcun nakli ilişkisi bulunduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması, sonucu itibarıyla doğru olduğundan, hükmün gerekçesinin düzeltilerek onaylanması gerekeceği-