Elektrik hizmetini alan abonelerin, abonelik sözleşmeleri feshedilmedikçe, kaçak kullanım nedeniyle oluşan elektrik bedelinden, fiili kullanıcı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu-
Tarafların tacir olmaları halinde, olumsuz tesbit davasına ilişkin uyuşmazlığın genel mahkemelerde görüleceği, tüketici mahkemelerinin bu konuda görevli olmayacağı-
Somut olayda icra takibi İzmir’de yapılmış, davacının yetki itirazı üzerine İzmir İcra Mahkemesi tarafından “yetkili icra dairesinin Bakırköy olduğuna” karar verilmiş ve bu karar Yargıtay Dairesince onandığından, takibe konu bonoda da Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiş, dolayısı ile Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabulü gerekeceği –
Mahkemece “davalının, davacıdan alacaklı olduğunu yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davalı her ne kadar senetlerin iptali konusundaki kararı dayanak göstermiş ise de, zayi olan senetlerin iptalinin, sadece şekli anlamda hak sahipliğinin tespitini sağladığı, maddi hukuk açısından her hangi bir sonuç doğurmayacağı, kaldı ki bu kararın Yargıtay’ca da bozulduğu, davalının davacıdan alacaklı olduğuna dair başkaca herhangi bir delil ibraz etmediği, icra takibinin dayanağı olarak belirtilen ve davalı tarafından zayi olduğu ileri sürülen iki adet senetten dolayı borçlu olmadığı, icra dosyasında davacının davalıya... TL. ödemede bulunduğu” gerekçesiyle “davanın kabulüne” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Kararın hüküm fıkrasındaki miktarla ilgili maddi hatanın talep halinde HUMK. 459 (şimdi; HMK. 304) uyarınca her zaman düzeltilebileceği- Davalının kendi defterlerinde alacak kaydı bulunmamasına rağmen, davacı hakkında icra takibi yapmış olmakla kötü niyetli olduğunun kabulü ile İİK.nun 72/5. maddesine göre borçlu-davacı lehine alacağın %24’dan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının dava dilekçesinde faiz talep etmediği gözden kaçırılarak HUMK.’ nun 74. maddesine aykırı olarak istirdatına karar verilen miktara faiz yürütülerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, bu durumun hükmün bozulmasına neden olacağı-
Mahkemece “yapılan yargılama sonunda; davaya konu her iki bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığı, davalı A.Y.’ ın savcılıkta verdiği ifadede senedi ... tarihinde ciro yolu ile devraldığını beyan ettiği, bononun vade tarihinin ... olup, davalının beyanına göre bir vade tarihinden sonra senedin ciro yoluyla iktisap edildiği, bu nedenle cironun alacağın temliki hükümlerine tabi bulunduğu ve bu nedenle borçlunun, asıl alacaklıya karşı ileri sürebileceği tüm def’ileri cirantaya karşı da ileri sürebileceği, davacının sunduğu ödeme belgeleri ile borç A.T. ‘a ödendiği anlaşılmakla, davalıya davacının takibe konu senet nedeniyle borçlu olmadığına, davacı tarafından davalının kötü niyetinin ispatlanamadığından asıl ve birleşen davanın kısmen kabul edilmesine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Adli tıp kurumu raporunun içeriği itibariyle dosyada daha önceden aldırılan raporlar arasındaki çelişkiyi gidermediği görülmekle mahkemece farklı bir kurumdan konusunda uzman kişilerin yer aldığı heyet raporu aldırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekeceği -
Davacı defterlerinin usulüne uygun olması nedeniyle davacı lehine delil teşkil ettiği, davacının defterinde 12 adet bonoya ilişkin kayıt mevcut ise de, davalın yapmış olduğu bir mal tesliminin olmadığı ve ispat da edilemediği, davacı şirketin dava dışı şirkete de borcu bulunmadığı, bonolarda da ‘’malen’’ kaydı bulunduğundan “davanın kabulüne” karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-