Dava, İİK.’ nun 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar vekili hem dava dilekçesinde hem de duruşmalar sırasında verdiği dilekçesinde senetteki muris imzasına itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece davacıların davaya konu senetteki imzaya itiraz ettikleri dikkate alınarak, “senetteki imzanın davacıların murisine ait olup olmadığı” hususunda konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacıların imzaya itiraz ettikleri gözden kaçırılarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davacının, şirketin temsilcisi olması sebebiyle, şahıs olarak davaya konu takipte taraf sıfatı bulunmadığından şahsen açtığı davanın “aktif husumet ehliyeti yönünden davanın reddine” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. BK.’ nun 182/2. maddesinde ise aksine adet veya sözleşme mevcut değil ise satıcı ile alıcının borçları aynı anda ifa etmekle mükellef oldukları hükme bağlanmıştır. Bu durumda “verdiği çekler karşılığında kendisine mal teslim edilmediği” şeklindeki davacı iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceği-
Kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıklar ile ilgili açılan menfi tespit davalarında 5464 sayılı Yasanın 44. maddesi gereğince Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu-
Davacıların münhasıran davalı banka ticari defterlerine dayanmış olmasına ve davalı defterleri üzerinde yeterli inceleme yapılan bilirkişi kurulu raporuna göre mahkemece işin esasına girilerek karar verilebileceği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “taraflar arasındaki uyuşmazlığın forwart sözleşmesinden kaynaklandığı, forwart çerçeve sözleşmesi ile tarafların sadece çerçeve sözleşmesine uygun olarak bireysel forwart sözleşmesi yapma taahhüdü altına girdikleri, bir tarafın döviz alım satımı konusunda diğer tarafa forwart sözleşmesi yapılması yönünde icapta bulunması halinde diğer tarafın açık veya kapalı olarak kabul beyanında bulunmasının şart olduğu, aksi takdirde sözleşmenin BK.1.vd. maddeleri uyarınca tamamlanamayacağı, somut olayda davacının icabının, davalı bankaca kabul edildiği hususunda bir beyana rastlanmadığı, 12.01.2007 tarihinde imzalanan ‘’mutabakat isteği’’ nin ise mutabakata yazılı açıklamaların davacının icabına uygun olmaması nedeni ile başlangıçta oluşmamış sözleşmeyi geçerli hale getiremeyeceği, bu nedenle forwart sözleşmesinin kurulmadığının kabulü gerektiği, ayrıca 20.06.2006 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 30.maddesinde düzenlenen forwart işlemlerindeki özel koşulların davacıya uygulanmasının da mümkün olmadığı” gerekçesiyle “davanın kabulüne” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Mahkemece “senedin TTK.’ nun 613/2. maddesi hükmüne uygun bir biçimde ‘aval içindir’ deyimi yazılarak düzenlendiği, aval veren davacının senet metnine imza koymakla tıpkı asıl borçlu gibi borçtan müteselsilen sorumlu olduğu, davacının ödemeyi ispatlayamadığı takdirde hakkındaki takibe devam edileceği, eda davası açılabilecekken tespit davası açılamayacağı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Türk Ticaret Kanunu’nun 4. ve 5.maddesi hükmü gereğince; bu kanunda düzenlenen bono ile ilgili uyuşmazlık, “mutlak ticari dava” niteliğinde olduğundan ve tarafların aralarındaki ilişkinin dava konusu bonoya yansıması sebebiyle, açılan menfi tesbit davasında “tüketici mahkemeleri”nin görevli olamayacağı-
Davacının "senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu" yolundaki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekeceği-
Bonodaki imzaya itiraz neticesinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi için,inkar edilen imzanın öncesi ve sonrasına ait yakın tarihli örnek imzaları içeren belgelerin celp edilmesi gerekeceği-