Davacının; davalı bankaya, “davacı şirket lehine TEDAŞ’a hitaben verilen 30.12.1999 tarihli 108.100 TL’lik teminat mektubu komisyonlarından kaynaklı herhangi bir borçlarının bulunmadığı” bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden, açılmış olan menfi tesbit davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece verilen.... tarihli tedbir kararı infaz edilmiş olup, İİK.’ nun 72/IV hükmüne göre, alacaklının alacağını geç almaktan doğan zararının giderilmesi için davalı yararına %40’ tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK.72. maddesine göre açılan menfi tespit davasında “menfi tespit şeklinde” karar verilmesi gerekirken, “olumlu tespit” biçiminde hüküm kurulmayacağı-
Bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuna göre belirlenmesi ve “bonoyu davalıya cirolayanın imzasının sahte olduğuna” dair iddianın ise kambiyo senetlerindeki “imzaların istiklali’’ ilkesi gereğince incelenmesine gerek olmadığı, birbirine bağlı müteselsil ciro zincirine göre senedi elinde bulunduranın hak sahibi olduğunun kabulü gerekeceği, İİK’nın 72/4 maddesine göre; infaz edilmeyen tedbir kararının, alacaklının alacağını geç almasına neden olması mümkün bulunmadığından, davacının tazminata mahkum edilemeyeceğine-
Davayı kabul eden mahkemenin, davacının borçlu olmadığı tutarı belirleyip “……davacının, davalıya ‘……TL borçlu olmadığının tesbitine ……’ ” ş e k l i n d e karar vermesi gerekeceği, bunun yerine “borçlu olunan tutara” (olumlu tesbit) hükmedemeyeceği-
Kooperatif adına düzenlenecek evrakın geçerli olması ve kooperatifi bağlaması için kooperatifi temsile yetkililerden ikisinin imzasının gerekli olduğu, senedin tanzim tarihinde temsile yetkili şahısların imzalarının senette imza sahibi olmadıklarının adli tıp raporu ile sabit olduğu, senedin kooperatif defterlerinde de yer almadığı, davaya konu bono sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verileceği-
Takibe dayanak senedin ciro silsilesinin kopuk olduğu ve senedin hamil tarafından protesto ettirilmediğini iddia edilerek açılan menfi tesbit davasının, davacının icra dairesine gönderdiği 29/05/2007 tarihli mal beyanı dilekçesinde “bu borcumu ileride kazancım olduğunda ödeyeceğim” şeklindeki beyanının üzerinde durulup, değerlendirilmeden eksik şeklide inceleme ile yazılı biçimde karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Dava konusu çeklerdeki keşideci imzasının, davacı şirket yetkilisine ait olmadığının tespiti halinde sahtelik ve tahrifat iddiasının mutlak def’ilerden olması nedeniyle herkese karşı ileri sürülebileceği, senet hamilinin iyi niyetli olmasının bir öneminin olmayacağı -
Mahkemece, “taraflar arasındaki sözleşmeye konu şahıs şirketinin davalı adına ticaret siciline kayıtlı olduğu, sözleşme gereği devir bedeli olarak tanzim edilip davacı devir alan tarafından verilen senetlerin ciro edilemez kaydı ile düzenlendikleri ve bedelsiz kaldıkları senetteki” teminat senedidir, ciro edilemez, kaydının kesilerek ortadan kaldırıldığı ve senet hamili olarak davalı tarafından icra takibine girişildiği, ciro edilemez kaydına rağmen yapılan devir geçerli olmakla birlikte davalı tarafından diğer davalıya yapılan devrin alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu ve lehtara karşı ileri sürülen temel ilişkiye dayalı bedelsizlik def’inin 3. kişilere karşı da ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-