Davacının “takibe ve davaya konu senedin tehditle düzenlendiği” yolundaki iddiasını kanıtlayamadığı gibi, verilen ibranamenin bonoyu kapsamaması ve diğer davalının da hamil olması yönünden kötü niyetine ve ağır kusuruna rastlanmadığından mahkemece “davanın reddi”ne karar verilmesi gerekeceği-
Davacı şirket yetkililerinin haciz tutanağında, açıkça dava konusu borcu kabul ettiklerine ve borcun tamamını faiz ve masraflarıyla birlikte 10.06.2005 tarihinde kayıtsız, şartsız ödemeyi taahhüt ettiklerine dair imzalı beyanlarının ihtiyati haciz sırasında alınmış beyanlar olmadığından ve davacı hakkındaki icra takibinin itirazsız kesinleşmesi üzerine yapılan haciz sırasında borç kabul edilmiş olduğundan,müzayaka halinden de söz edilemeyeceği-
İİK'nun 72/5.maddesinde, borçlunun menfi tespit davasının kabulü halinde işin esası ile ilgili olarak icranın kısmen veya tamamen eski hale iadesinin ilamın kesinleşmesine bağlandığı, menfi tespit davasının reddi, (borçlu aleyhinde sonuçlanması) durumunda kesinleşme şartının düzenlenmediği, bu nedenle ilamın esası kesinleşmeden eda hükmü içeren fer'i niteliğindeki vekalet ücreti alacağının infaz edilebileceği, hükmün kesinleşmesinin gerekmeyeceği-
6183 sayılı kanun uyarınca açılmış olan menfi tespit davasında, haciz bildirisi tebliğ edilen ve süresinde itiraz etmeyen üçüncü şahsın, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel hükümlere göre menfi tespit davası açma hakkında sahip olacağı-
Davalının aldığı çekler karşılığı davacıya mal teslim etmediği, davalının davanın açılmasına sebep olduğu,dava açıldıktan sonra dava dışı hamiline çek bedellerinin 58.684,90 TL olarak ödendiği,davalının da çek bedeli olan 50.000,00 TL’lik mal teslimi yaptığı,davanın 50.000,00 TL bölümünün konusuz kalması sebebiyle “karar verilmesine yer olmadığına,8.684,90TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmesine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
İİK.’nun 89/3. maddesi gereğince açılacak menfi tesbit davasının icra mahkemesinde değil genel mahkemede (asliye hukuk, ticaret, iş mahkemelerinde) görüleceği-
Gayrimenkul satım vaadi sözleşmelerinin TMK’nun 706 – Tapu Kanunu’nun 26 ve BK’nun 213 maddeleri uyarınca resmi şekil şartına tabi olduğu ve adi yazılı şekilde yapılan sözleşmenin geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye ekli cezai şarttın da geçersiz olacağına-
Keşidecinin, iyi niyetli senet hamiline karşı şahsi defilerini ileri süremeyeceği ancak lehdara karşı borçlu olmadığını ispat ettikten sonra hamilin kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini ispat ederse, şahsi defileri hamile karşı da ileri sürebileceği, İİK’nun 72/4.maddesi gereğince çeklerin ödenmesinin tedbiren durdurulması sebebiyle mahkemece kendiliğinden tazminata hükmedilmesi gerekeceği -