“Davaya konu bono üzerindeki imzanın murise ait olmadığı” yapılan bilirkişi incelemesi, dinlenen tanık beyanlarına göre saptandığından, bononun ve takibin iptaline, ödenen meblağın tahsil tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemenin açılan davayı kabul ederek “davacının borçlu olmadığının tespitine” karar vermesi yerinde ise de, davalı Ziraat Bankası aleyhine 5411 sayılı Yasanın geçici 13.maddesi aracılığı ile 138.maddesi gözetilmeksizin %20 tazminata karar vermesinin yerinde olmayacağı -
Mahkemece, “çek borçlusu ile alacaklısı arasındaki ilişkinin 3. kişiyi bağlamayacağı, çek hamilinin çeki keşide eden borçlu ile kendisine devreden kişi arasındaki ilişkiyi sorgulamak gibi bir yükümlülüğü bulunmadığı, davacının böyle bir davayı ancak ticari ilişkiye dayalı olarak çeki verdiği kişiye karşı açabileceği” gerekçesiyle “davanın husumet yönünden reddine” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Dava bonoya karşı açılan menfi tespit davasıdır. Davacı malen kaydı taşıyan senede karşı teminat senedi iddiasını yazılı delille ispatlaması gerekeceği-
Davacı şirket kayıtlarında borç; senetlerine ilişkin kayıtların mevcut olmadığı,taraflar arasındaki alışverişin “peşin” olarak devam ettiği,iddiasını ispatla yükümlü olan davacının yazılı delil sunmadığı gibi yemin teklif etme hakkını da kullanmadığından “davanın reddine” dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Dava, İİK’nun 72.maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, menfi tespit davasında borçlunun dava tarihi itibariyle borçlu olmadığı miktar varsa saptanıp buna göre hüküm kurulması gerektiği, bu durumda mahkemece somut olayda davadan önce yapılmış olan ödemeler de gözetilerek davacı kefillerin dava tarihi itibariyle borçluluk durumları ve borçlu olmadıkları miktarlar saptanarak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken ödemeler düşülmeden karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Borçlunun ihtiyati haciz tutanağında yer alan borca kabul beyanı (ikrarı) müzayaka adı altın alınmış farzedileceğinden geçerli olmamasına rağmen, icra takibinin kesinleşmesinden sonra yapılan kesin haciz sırasında, haciz tutanağında yer alan borcu kabul beyanlarının kendisine bağlayacağı (Bu nedenle borçlunun açtığı menfi tesbit davasının reddine ya da alacaklının açtığı itirazın iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği)-
Menfi tespit davasında ispat külfeti kural olarak davacıya aittir. Somut olayda ilamsız takip yapıldığı ve bono aslının ibraz edilemediği dikkate alındığında; alacaklıya, alacağını ispat etme imkanının sağlanması gerekeceği-
Taraflar arasındaki protokole aykırı olarak icra takibine devam edilmesine ve haciz talebinin yerinde olmamasına rağmen, davacının 126.635 TL tutarındaki borcu davada kabul ettiği ve davada bu miktarın dışında kalan talep ile borçlu olmadığının tespitini istediği gözetilerek 25.04.2007 tarihi ile davalının ne miktarda asıl borçtan fazla talepte bulunduğunun belirlenerek bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-