Senet metnini talil eden davacının bu iddiasını yazılı delil ile ispatlamak zorunda olduğu- Davanın ihbar edildiği kişinin taraf sıfatı olmadığından mahkemece verilen kararı temyiz etme yetkisinin olmadığı- Senetteki imzanın geçerliliği yönünden açılmış olan ceza davası dikkate alınarak menfi tespit davasına ilişkin karar verilmesi gerekeceği-
İpotek akit tablosunun 1 ve 2 maddeleri incelendiğinde tesis olunan ipoteğin limit ipoteği değil, karz ipoteği bir başka anlatımla “kesin borç ipoteği” olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece ipoteğin anapara ve işleyecek temerrüt faiz tutarından sorumlu bulunduğu dikkate alınarak, davalının takip tarihi itibarıyla talep edebileceği alacak miktarının bilirkişi aracılığıyla belirlenerek bir karar verilmesi gerekirken, delil takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
TBK.'nun 31. (yeni TBK.'nun 39.) maddesi gereğince hile nedeniyle senedin hükümsüzlüğü istemiyle açılacak davanın, hile olgusunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekeceği-
Hamilin çekin karşılıksız olduğunu bilip bilmemesi maddi bir olay (hukuki fiil) olduğundan hamilin kötü niyetli olduğunun tanık dahil her türlü kanıtla ispat edilebileceği-
Üçüncü kişi, haciz ihbarnamelerine karşı süresinde şikâyet yoluna gidip iptal ettirmediğine göre menfi tespit davası açmakta hukuki yarar vardır. Aksi halde borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalabilir. Mahkemece bu yön gözetilerek işin esasına girilip bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği, mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflarından birini oluşturduğu her türlü tüketici işleriyle ilgili davaların ancak tüketici mahkemelerinde görülebileceği –
İhtiyati haczin geçici hukuki himaye tedbiri olup, icra takip işlemi niteliğinde bulunmadığından menfi tespit davsı açılmasının ve bu dava sırasında ihtiyati tedbire hükmedilmesinin ihtiyati haciz kararı verilmesine engel teşkil etmeyeceği-
Nafaka alacağı iddiasıyla başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti ile ödenen paranın istirdadı talebine ilişkin davada, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davalarının genel hükümlere tabi olup anılan yasada göreve ilişkin özel bir hüküm bulunmadığından ve borcun aile hukukundan kaynaklandığından, uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Aile Mahkemesi olacağı-
İpoteğin fekki (kaldırılması) talebinin taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde incelenebileceği–
Davacının “dava konusu standart sözleşmelerdeki cezai şartın haksız şart niteliğinde olduğundan geçersizliği” yönündeki EPDK nezdindeki başvurularının sonucunun ve davalının da cezai şart işlemleri ile ilgili İdare mahkemelerinde açmış olduğu davanın sonucu beklenilmeden karar verilemeyeceği-