Olumsuz tespit davasında "hukuki yarar" bulunmasının, olumsuz tespit davasını bir "dava şartı" olduğu bu nedenle davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunu ispat etmek durumunda olduğunu; alacaklının icra takibine hiçbir belgeye dayanmadan geçmesi ya da dayandığı belgenin 68. madde deki belgelerden olmaması halinde borçlunun olumsuz tespit davası açmakta hukuki yararının bulunuyor sayılmayacağı-
Mahkemece, “TTK.’ nun 690. maddesi yollaması ile aynı kanunun 592. maddesi uyarınca bononun sadece imzalı şekilde lehtara verilmesinin mümkün olduğu, keşidecinin bilinçli olarak bononun diğer unsurlarını doldurma yetkisini başkasına vermesi halinde senedi elinde bulunduran dilerse kendi adını, dilerse başka bir şahsın adını lehtar hanesine yazabileceği, TTK.’ nun 592.ve 599. maddeleri uyarınca davacının davalıya karşı def’ilerini yazılı şekilde ispat edebileceği” belirtilerek “davanın reddine” karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davacı-borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasından feragat etmesi halinde, davalı-alacaklı lehine İİK. mad. 72/4 gereğince tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
"Senedin boş olan kısımlarının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu" iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekeceği-
Birleşen alacak davası yönünden hükmedilen ve takibe konu edilen alacak kalemleri asıl davadan (menfi tespit davasından) bağımsız olup, ilamın bu kısmı alacağın tahsiline (ve bunun eklentilerine) ilişkin olup, kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya aykırılık bulunmadığı-
İ.İ.K.nun 72/5'nci maddesi gereğince dava borçlu lehine hükme bağlanır ve borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsili için tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu senetlerin ciro yoluyla davalı şirkete geçtiği, takip dosyasındaki senetlerden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı şirket, keşidecinin imzasının sahte olup olmadığını bilebilecek durumda olmamasına ve takibinde kötü niyetli olarak kabul edilemeyecek olmasına göre, kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmaması gerekirken, somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-