Davanın icra takibinden önce açılmış olması nedeniyle davacı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Davaya konu senetlerde lehdar ve keşideci olarak aynı kişinin adı yazılı olduğundan kambiyo vasfını taşımadığı, lehdar kısımlarında bulunan davacının adı çizilerek davalının adının yazıldığı, ancak düzeltmenin davacı tarafından yapıldığına ilişkin senetlerde paraf ya da imzasının bulunmadığından davanın söz konusu senetler yönünden reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekilinin, müvekkili aleyhine davalı yanca bonoya dayalı olarak icra takibine girişildiğini, takibe konu bonodaki imzaların müvekkiline ait olmadığı gibi böyle bir borcun da bulunmadığını, bonoda tahrifat yapıldığını ileri sürerek takibe konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava ettiği, Adli Tıp raporunda imzanın davacının eli mahsulü olup olmadığının tespit edilemediği belirtilmesine rağmen mahkemece itiraza konu ve yeterli görülmeyen ilk bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinde isabet görülmediği, mahkemece yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Taraflar arasında imzalanan protokole göre dava konusu senedin de bulunduğu beş senedin başka senetlerle değiştirilmesine karar verildiği dava konusu senet dışındaki dört senedin davacıya iade edildiği, BK’nun 114. maddesine göre yenileme anlaşmasının yapıldığı, borcun yenilenmesinin borcu sona erdiren bir işlem olduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu olmadığı tespit edilen davacının yapmış olduğu ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davacıya iadesinin gerekeceği, ödenen meblağın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verileceği-
TTK 602/1 maddesine göre ödenmeme protestosundan sonra yapılan ciro ancak alacağın temliki hükümlerini meydana getirir. BK’ nun 163.maddesinde ise alacağın temlikinin yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda dava konusu bononun alacağın temliki hükümlerine uygun şekilde davalıya geçtiği hususu kanıtlanamadığından davalının yetkili hamil olduğunun kabul edilemeyeceği-
Davalı ciranta konumunda olduğunda ve ciro ile senetten doğan hakkını temlik etmiş olduğunda bile kendisine husumet yöneltilebileceği, keşidecinin, senedi ciro yoluyla devralan hamilin keşideci zararına bile bile aldığını, her türlü delille ispat ederek sorumluluktan kurtulabileceği-
Davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu ve dava öncesi de davalıyı çeklerin iadesi konusunda uyardığı dikkate alındığında, davanın açılmasında davacı yan haklı olduğundan, davacı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceğini