Takipten sonra açılan menfi tespit davalarında yetkili mahkemenin icra takibinin yapıldığı veya davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibe dayanak yapılan bononun taraflar arasındaki iş ilişkisi sonucu düzenlendiği ve senetteki borçlu imzalarının da davacıya ait olduğu, davacı tarafından yapılan şikayet üzerine Savcılık soruşturmasının takipsizlikle sonuçlandığı, yapılan haciz sırasında davacının senetteki imzayı ve borcu kabul ettiği, haciz tutanağında yer alan bu açıklamaların mahkeme dışı ikrar niteliğinde bulunduğu, kanıt yükü üzerinde bulunan davacıya dava sırasında hatırlatılması üzerine teklif ettiği yeminin de davalı tarafından usulüne uygun şekilde eda edildiği anlaşıldığından ve yeminli beyanında davalının "vermiş olduğu nakit tutara karşı davaya konu senedi aldığını" ifade etmesinde "nakden" şeklinde senette yazılı olan ihdas nedeninin talil edilmemiş olması karşısında menfi tespit davasının reddi gerektiği-
HUMK’ un değişik 440/III-1.maddesindeki karar düzeltme ile ilgili parasal sınırın altında olan davalara ait hükümlerin onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı-
Dava konusu senedin arka yüzünde teminat senedi olarak verildiği belirtilmiştir. Senedin teminat senedi olması tek başına keşidecinin bu senetten dolayı borçlu olmadığı sonucunu doğurmaz. Lehtarın bu teminata başvurma hakkının doğması halinde senede dayanarak alacak talebinde bulunmasının mümkün olduğu-
Davacının davalıların park halindeki aracına çarptığı, senedin bu sebeple alındığının davacının da kabulünde olduğu ve 1086 sayılı HUMK’un 352. Madde, 6100 sayılı HMK’nun 226. Maddesine göre ceza soruşturması ve kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar konusunda yemin teklif edilmeyecek olmasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK. nun 72/5 madde hükmüne göre, kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle davacının bu konuda açıkça bir talebi olması gerekeceği, mahkemece, davacının dava dilekçesinde ve yargılamanın herhangi bir aşamasında bu yönde bir talebinin bulunmamasına göre davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin isabetsiz olacağı-
İİK.nun 72/4.maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının reddi üzerine davalı-alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için infaz edilmiş ihtiyati tedbir kararının bulunması gerekir. Somut olayda, ihtiyati tedbir talebinin reddedildiği, diğer bir anlatımla alacağın tahsilinin geciktirilmesinin söz konusu olmadığı gözetilmeden yazılı gerekçe ile davalı yararına tazminata hükmolunmasının doğru olmayacağı-
Bonoların taraf defterlerinde kayıtlı olmaması, bu bonolara dayanılarak alacak talebinde bulunulmasına engel teşkil etmeyeceği-
Mahkemece yapılan yargılama sırasında ceza davasının sonucunun bu davaya etkili olmadığı kabul edilerek ceza dosyasının bekletici mesele sayılması yönündeki davacı vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir. BK’ nun 53. Maddesi uyarınca maddi vakıayı saptayan ceza mahkemesi kararlarının hukuk hâkimini bağlayacağı gözetilerek ceza davasının sonucu beklenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki istirdat davası-