Çekin ödeme aracı olup kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerektiği ispat külfeti kendisinde olan davacının çeklerin avans olarak verdiğini yazılı belge ile kanıtlanamadığı davalıya yemin de teklif etmediğinden kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibe konu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı, bu nedenle bono bedelinden sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit ilamı ile hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama gideri gibi kalemlerin infazı ve icra takibine konu edilebilmesi için menfi tespit hükmünün kesinleşmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
Davacının dava konusu 10 adet çek yaprağının çalındığı ve ödenmemesini içeren yazıyı davalı bankaya 28/12/2005 tarihinde verdiği, Çek Kanununda 28/02/2009 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğin uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 4.350,00 TL çek yaprağı bedeli nedeni ile davacı tarafın borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı-tüketici şahsi ihtiyacı için davalı bankadan kredi kullanmış olup, adının mensup kredisi olması kredinin niteliğini değiştirmeyeceğinden, taraflar arasında 4077 sayılı yasanın değişik 10. maddesi kapsamında sözleşme ilişkisi bulunmakta olup taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli oması gerekeceği-
Dava konusu bonoda davalının lehdar olarak yer alması nedeniyle imzanın davacıya ait olmadığını bilecek durumda bulunduğu ve hacizlerin uygulandığı gerekçeleriyle davanın kabulüne ve davalının %40 oranında kötüniyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
05.08.2011 tarihinde tebliğ edilen mahkeme hükmünün HUMK’un 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre bitimi adli tatile denk geldiğinden, HUMK' nun 177. maddesine göre uzamış 7 günlük ek süre nazara alındığında temyiz dilekçesinin en geç 12.09.2011 tarihinde temyiz defterine kaydı gerekeceği-
Davacının başkaca resmi dairelerde de imzalarının bulunduğu, buna göre davacının imza atma ve attığı imzanın sonuçlarını bilebilecek durumda olduğu, dava konusu olayın hile ile gerçekleştiği yolundaki davacı iddialarının da kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-