Bilirkişi raporunda, davacının kaçak elektrik kullanmadığı kanaatinin bildirildiği, ceza dosyasında davacının beraatine karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. CD. tarafından yasal süre geçtiğinden bahisle temyiz inceleme isteminin reddine karar verildiği, yapılan yargılamada Nizip Vergi Dairesi, Ticaret Borsası, Gaziantep Sigorta İl Müdürlüğü ve İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaplarından davacıya ait fabrikada kaçak elektrik kullanılmadığı ve fabrikanın faaliyette olmadığının anlaşıldığı, 22/08/2011 tarihli bilirkişi raporunda Tedaş'ın 28/04/2006 tarihli Sayaç ve Devreler Muayene Kontrol Föyünde sayaç kontrollerinin normal olduğu, dolayısıyla fabrikanın çalışmadığı ve kaçak elektrik kullanılmadığının belirtildiği gerekçesiyle toplam 33.865,84-TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Çekte ciranta konumunda olan takip alacaklısının, açılmış olan menfi tespit davasının tarafı olmadığından alınan ihtiyati tedbir kararının kendisi hakkında hüküm ifade etmeyeceği-
Bonoyu tanzim eden keşidecinin lehtarın ciro imzasına itiraz hakkının olmadığı, ciro imzasının lehtara ait olmaması karşısında yetkili hamil olan alacaklının, imzasına itiraz etmeyen keşideci aleyhine icra takibi yapmasına herhangi bir engel bulunmadığı, keşideci olan davacının kendi imzasına itiraz etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Birleştirme talebinin ilk itiraz olarak ileri sürüldüğü, menfi tespit davasından sonra işbu davanın açıldığı, aynı hukuki ilişkiye dayanılarak açılan davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte olduğu gerekçesiyle işbu dava dosyası ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/37 Esas sayılı dosyanın birleştirilmesine karar verilmesi gerekeceği-
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ nun 44/I maddesine göre, “Bu Kanunun uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması hâlinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanunun 22 nci ve 23 üncü maddesi hükümleri uygulanır.” Mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekeceği-
Sahtelik def’inin mutlak def’ilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
“İmzaların istiklali ilkesi” olarak da ifade edilen ve Türk Ticaret Kanununun 730/3 hükmü uyarınca çekler hakkında da uygulanan bu hüküm uyarınca, cirantanın imzasının sahte olması, çekteki imzasını inkar etmeyen keşideci davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı-
Mahkemece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olup bu hal, HUMK' nun 381/2 (HMK. 298/2 md.) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekeceği-
HMK’nın 211. Vd. maddeleri uyarınca sahtelik iddiası ile ilgili olarak imza incelemesine esas olmak üzere senet tanzim tarihi ve/veya öncesine ait davacı tarafından ibraz edilecek ve ilgili yerlerden getirtilecek belgeler toplanmak ve davacının da usulüne uygun olarak imza örnekleri alınmak suretiyle yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülemeyeceği-
Davacı vekili davadan feragat ettiğini bildirdikten sonra feragatinden vazgeçilmesini talep etmiş ise de HMK.’nun 311. maddesindeki feragatin feshini gerektirecek hata, hile, ikrah bulunmadığı, feragatın feshi talebinin yerinde görülmediği, feragatin geçerli olduğu gerekçesiyle HMK,’nun 307. maddesine istinaden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-