Davalıların zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak alacak talebinde bulunduğu, bu nitelikte bir senedin ancak yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilebileceği, bu bonoya dayalı olarak hak iddia eden davalıların murisleri ile davacı arasındaki bono bedelince ödünç para verildiği hususunun diğer delillerle kanıtlaması gerektiği, davalıların murisine senetteki miktar kadar davacıdan alacaklarının olduğu hususunu kanıtlayamadıkları gerekçesiyle takip konusu bonodan dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, yasal şartları bulunmadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibinden önce bonoda tahrifat iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında İİK.'nun 72/III. maddesi uyarınca %15 teminat karşılığında "icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi" şeklinde mahkemece tedbir karar verilemeyeceği; yeni HMK.'nun 209. maddesi uyarınca teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekeceği-
Borçlunun İİK'nun 168/5. maddesinde öngörülen yasal sürede icra mahkemesine başvurarak "takip konusu senetlerden dolayı borçlu olmadığı" itirazının "borca itiraz" olduğu-
Davaya konu kredi kartı sözleşmesinde imzalanan kefaletin adi kefalet olduğu bu nedenle öncelikle asıl borçludan alacağın talep edilmesi gerektiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davaya konu senedin ciro silsilesine davalının sıkıştırma yoluyla ismini yazıp imzasını attığı, bunu senedin protestosundan sonra yaptığı, bu nedenle kendisini alacaklı durumuna getirmesinden dolayı sahte resmi belge düzenlemek suçundan ceza mahkemesince cezalandırılmasına karar verildiği, 818 sayılı borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmü gözetilerek davaya konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nun 72/3 hükmüne göre icra veznesindeki paranın teminat karşılığında ödenmemesi konusunda tedbir kararı verilmesinin mümkün olmasına göre asıl alacak ile inkar tazminatı ve alacağın fer'ileri konusunda teminat alındığı, henüz ikinci dilekçelerin verilmediği, diğer itiraz sebeplerinin ise davanın esasına ilişkin olduğu gerekçesi ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kartal 1. Asliye Ceza Mahkemesince 2002/302 E. Sayılı ceza dosyasında yapılan yargılamada alınan Adli Tıp Fizik Grafoloji İhtisas Dairesi raporunda 6 adet senet üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davacı hakkında anılan Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının temyizen incelendiği Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 05/11/2010 tarihli kararı ile sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ise de davacının takibe konu bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki savunmasının aksi ortaya çıktığından imzaların davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bono mücerret borç ikrarına havi bir belge olup lehtarın ticari defterinde kaydı bulunmaması o bono ile alacaklı olmadığını göstermeyeceği gibi bonodan doğan alacağın ispat külfetini de alacaklıya yüklemeyeceği, dava ve takip konusu bonolardaki "malen kaydı" malın teslim edildiğine karine teşkil edip, davacının bu karinenin aksini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği, davacıların her iki tarafın ticari defterine delil olarak dayanmaları nedeni ile TTK' nun 83/2 maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı, başka bir ifade ile anılan maddenin uygulanabilmesi için münhasıran davalının ticari defterlerine dayanmak gerektiği oysa davalının delil listesinde açıklandığı üzere davalı defterleri yanında başka delillere de dayandığı, davacılar tarafından davalıya yemin teklif edilmediği gerekçesiyle davanın reddine ve tedbir kararı verilerek icra veznesine girecek paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmesinin önlenmiş bulunması karşısında yasal şartları gerçekleşmiş olduğundan davalı lehine %40 tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davacıların traktör satımına dair olarak davalı şirkete vermiş oldukları bononun takibe konulmasından dolayı borçsuzluğunun tespitini istemiş oldukları davada, takip alacaklısının davalı şirket değil, dava dışı bir kişi olduğu anlaşıldığı gibi, davacılar tarafından senet de dava dışı kişi adına keşide edilmiş olduğundan, davacıların aynı senet ve icra takip dosyasına dayanarak ayrı bir tüzel kişiliği bulunan şirket aleyhine dava açmalarının yasal olarak mümkün olmaması gerekeceği-
Davanın tarafını oluşturan şirketler arasında düzenlenen 7.000 TL tutarlı çekin karşılıksız çıkması üzerine aynı tutarda davacı K. Taşar tarafından keşide edilen bononun teminat amacıyla davalı tarafa verildiği, bu hususun tahsilat makbuzundan da anlaşılmakta olup bonoya dayalı olarak başlatılan takip sırasında dosya borcunun davacı yanca ödendiğinin saptandığı ve böylece BK.'nun 114.maddesi uyarınca çek borcunun senetle ödendiğinin kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, takibe konu çek nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-