Çekin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun ve teminat olarak verildiğinin yazılı delille ispat edilmesi gerekeceği-
Davalının cirantası olarak gözüktüğü, hamil davacının TTK'nın 647. maddesi gereğince davacı cirantanın aleyhine takibe geçebilmesi için ödememe protestosu çekmesi gerekirken bunu yapmamasından dolayı davacı cirantaya karşı müracaat hakkını kaybettiği gerekçesiyle davacının icra takibine konu 30.11.2007 vade tarihli 9.200 TL bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmadığından davacının %40 tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibe konu bononun davacı yanca kooperatife olan borcuna karşılık teminat amacıyla verildiğinin saptandığı, davacının 1700 TL asıl alacak tutarı kadar davalıya borçlu olduğu, kalan tutar yönünden borçlu olduğu hususunun davalı tarafından kanıtlanamadığından davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mal beyanının borca yetecek mal, alacak ve haklarını göstermekten ibaret olduğu ve davalının bununla yetinmeyip kanuni bir zorunluluk yokken açıkça “...bu borcumu ileride ödeyeceğim...” demek suretiyle dava konusu icra takibinde talep edilen borcu açıkça kabul ve ikrar ettiğinden, mahkemece “menfi tespit davasının kabulüne” hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Bir davada yanların bilirkişi raporlarına karşı yönelttikleri itirazlar mahkemece denetlenmeli ve haklı nedenlere dayanması halinde gerekçe gösterilmek suretiyle yeni bir incelemeye olanak verilmelidir. Mahkemece, açıklanan bu hususlar üzerinde gereği gibi durulmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmek suretiyle davalının alacağını geç almaktan dolayı zararını İİK.nun 72/4 maddesi uyarınca talep edebileceği gözetilerek davalının tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekir. Ayrıca İİK.nun 72/4 maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacağından, mahkemece ihtiyati tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesinin doğru görülmeyeceği-
Alacaklı tarafından imzası alacaklıya ait bir ibraname varsa borçlunun borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Hükmü temyiz eden davalı vekiline kararın tebliğ edildiğine ilişkin belgeye dosyada rastlanılmadığından, dosyanın yerel mahkemeye geri çevrilmesi gerekeceği-
Borçlunun "menfi tespit davası'' açmasından sonra, alacaklı "itirazın iptali davası'' açabilir mi? Bu davayı açmakta 'hukuki yararı' var mıdır? Menfi tespit davasında verilen hüküm, davacı-alacaklının ilamsız takibine devamını sağlamayacağından ve davacı alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararının bulunduğu- Mahkemece davacının icra takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktarın belirlenmesi gerektiğinden ve menfi tespit davası karara bağlanmış olduğundan, menfi tespit davası alacak miktarı yönünden HMK. mad. 165 uyarınca bekletici mesele yapılarak menfi tespit davasının kesinleşmesinden sonra varılacak sonuca göre, itirazın iptali davasında karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dairemizin bozma ilamına uyulup uyulmayacağı konusunda bir karar verilmeden, gider avansının yatırılması hususunda davacıya HMK’nun 120/2. Maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, mahkemece kesin süreye rağmen gider avansı yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmeyeceği-