Tasarrufun iptali davasının görülebilirlik şartlarından birisinin "alacağın varlığı" diğer söyleyişle "tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması" bir diğeri de "alacağın aciz vesikasına bağlanmış olması" olduğu; bu özelliği nedeniyle aciz nedenine dayalı tasarrufun iptali davasında davalı 3. kişinin "aciz belgesine dayanan alacağın gerçekte olmadığını" iddia ve ispat edebileceği, çünkü bunun dava şartlarından olduğu, eğer tasarrufta bulunanın, alacaklıya gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa, bu durumda tasarruf sahibinin "borçlu sıfatı"nın çözümlenmesi gerektiği, bu nedenledir ki 3. kişi davalının 'borcun gerçek olmadığı' iddiasının ve 'muvazaanın varlığı' yönündeki savunmasının mahkemece incelenmesi gerektiği, eğer gerçek bir borç yoksa alacak da söz konusu olmayacağından, iptal davasının dinlenmesinin mümkün olmayacağı, tasarrufun iptali davalarında alacaklıya, alacağını tahsil olanağı sağlanırken, bu alacaklının alacağının şeklen varlığını değil, gerçekliğinin amaçlandığının gözardı edilmemesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında, mahkemece 'davalılar tarafından açıldığı bildirilen menfi tespit davasının sonucunun bekletici mesele yapılması' gerekeceği-
7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılıp muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki, dükkan satış vaadi sözleşmesi nedeniyle verilen bonolardan kaynaklanmakta olan menfi tespit davasında, TTK'nun 4. maddesinde, bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan davaların, ticari dava olduğu öngörüldüğüne göre davanın ticari dava olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında satıma konu biçerdöver tescile tabi olup bu biçerdöverin haricen taraflar arasında satım sözleşmesine konu edildiği anlaşıldığından, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi uyarınca tescilli araçların noter dışı satış ve devirleri geçersiz olup, geçersiz satışlarda herkesin aldığını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmekle yükümlü olacağı, Para faizsiz, mal ise bedelsiz olarak iade edilmesi gerekeceği-
Takip ve dava konusu bononun; “H. Yeşiltaş Ltd.Şti.-KNT Altyapı Ltd. İş Ortaklığı” tarafından keşide edildiği, bu itibarla menfi tespit davasının ortaklığı oluşturan şirketler tarafından birlikte açılmasının gerekeceği-
Davacı senedin taşınmaz satışı sırasında teminaten verildiğini, satış bedelinin ödenmesi nedeniyle borcunun bulunmadığını ileri sürmüş olduğundan; ödeme iddiasını yasal, kesin delillerle ispatlamakla mükellef olduğu-
Hukuk hakimi ceza davasında verilecek mahkumiyet kararı ile bağlı olup, beraat kararı verilmesi halinde ise ceza hakiminin sabit kabul ettiği olgularla bağlı olduğu, bu nedenle davalı hakkında sahtecilikle ilgili açılan ceza davasının bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasında, somut olayda, İİK md. 72/V hükmüne göre, bedelleri ödendiği tespit edilen dava konusu bonolardan 2 tanesini icra takibine konu eden davalının takibe konu 2 adet bono yönünden icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulü ile davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının sonunda mahkemece, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında kötüniyet tazminatı yönünden çelişki yarattığı ve HUMK.nun 381/2. (HMK m.298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiği için kararın bozulması gerekeceği-
Bedelsiz bonoyu takibe koyan davalı işverenin kötüniyetli olduğunun sabit olduğu, davacıların kötüniyet tazminatı istemlerinin kabulüne karar verileceği-