İcra takibine konu bonoların ödenmiş olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada, TTK’nun 4/I(a) bendine göre, TTK’da öngörülen hususlardan doğan davanın tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayıldığı, bononun TTK’nun 776 vd. maddelerinde düzenlenmiş olması ve aynı Kanun’un 5/I maddesine göre, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalara bakmakla görevli bulunması sebebiyle, davada asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu-
Menfi tespit davasında, davacının ödeme iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu-
Menfi tespit davalarında hükmün gerekçesi ile hüküm fıkrasında kefilin sorumlu tutulacağı miktar yönünden çelişki yaratılamayacağı-
Dava konusu bono ''nakden'' kaydını taşıdığı halde her iki tarafın da bononun nakden düzenlenmediği hususunda birleştikleri, böylece somut olayda çift taraflı talilin söz konusu olduğu, çift taraflı talilde ispat külfetinin yer değiştirmeyeceği, bu durumda mahkemece ispat külfetinin davacıda olduğu gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, açılan menfi tespit davasının anılan yasa hükmü gereğince, kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinin kabulünde isabetsizlik bulunmamakta ise de; sahtelik defi mutlak defi olup herkese karşı ileri sürülebileceğinden davanın çek hamili ve takip alacaklısı olan davalı yönünden istirdat davası olarak da sonuçlandırılıp ödenen bedelin istirdatına karar vermek gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmediği-
Borçlunun bonoda rakamla yazılı bedelin tahrifat ile değiştirildiği iddiası ile takibin iptalinin talep ettiği uyuşmazlıkta icra mahkemesince şikayete konu senette tahrifat iddiası ile ilgili olarak inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Ağır Ceza Mahkemesinde açılan sahteciliğe ilişkin dava gerekçe gösterilerek HMK.nun 209. maddesi uyarınca anılan dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davasının, İİK'nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabileceği, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmayacağı ve bekletici mesele yapılamayacağı, ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabileceği-
Asliye ticaret mahkemesinin menfi tespit davasında vermiş olduğu çeklerin ibrazı halinde çek bedelinin muhatap banka tarafından alacaklılara ödenmemesine yönelik tedbir kararı İİK. mad. 72/2 uyarınca icra takibinin durdurulmasına ilişkin bulunmamakta olduğundan ve tedbir kararında açıkça bu çeklere dayanılarak icra takibi yapılmamasına dair bir açıklama da bulunmadığından bahse konu tedbir kararının icra takibine girişilmesine engel olmayacağı-
Davalı tarafından kredi kartı borcu nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin taraflar arasındaki uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması gerekeceği-
Mahkemece, davalı bankanın defter ve kayıtları ile dayanağı belgeler üzerinde kredi sözleşmesi hükümleri gözönüne alınmak suretiyle konusunda uzman yeni bir bilirkişi veya bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak hesabın kat tarihi itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenip, bu miktara kat tarihinden temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin gider vergisi hesaplanıp, kapitalize edilerek temerrüt tarihindeki asıl alacağın belirlenmesinin gerekeceği-