Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisinin bulunduğu, dava, bu ilişki içinde verilen bonodan kaynaklandığına göre, 4857 sayılı iş kanunu ve 5221 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun ilk maddelerinde belirtildiği üzere davanın iş mahkemesinde görülmesinin gerekeceği-
Trafik siciline tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılacağı, noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirlerin geçersiz olduğu-
Gerekçeli kararın gerekçe kısmında itirazın iptali ile ilgili hususlardan söz edildiği halde hüküm fıkrasında menfi tespit kararı verilmekle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu hal HMK'nun 297. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, hükmün bozulmasının gerekeceği-
Dava, taraflar arasında düzenlenen lisans sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ile cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup; davacıların, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği tarihe kadar sözleşme uyarınca tam olarak hak edeceği lisans ücreti ile fesihten sonraki dönem yönüyle böyle bir sözleşmeyi aynı koşullarla üçüncü şahıslarla imzalayabilmesi için gerekli makul sürenin tespit edileceği, bu süre esas alınarak hesap yapılacağı, varsa belirlenecek dönem itibariyle davacıların yapmak zorunda olup da yapmayacağı giderlerin mahsubu sonrasındaki tutarın toplamına göre tazminat talep edebileceğinin kabulü gerekeceği-
Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği, bu durumda, delil avansını yatırmayan tarafa, talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı ve davanın mevcut diğer deliller nazara alınarak karar verileceğinin ihtarı gerekeceği, bu ihtar sonucunda oluşacak durumda da davanın mevcut diğer delillere göre karara bağlanması gerektiği, bu nedenle bilirkişi incelemesi için istenen masrafın, dava şartı olan gider avansı olarak değerlendirilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Taşınmazın iskan ruhsatı alınmadan kiraya verilmesinin hukuki ayıp teşkil ettiği, Borçlar Kanununun 250.maddesi hükmü uyarınca ayıbın giderilmesi için kiralayana uygun bir süre tanınmadan, doğrudan kira sözleşmesinin fesih hakkının kullanılması, haklı fesih nedeni olarak kabul edilemeyeceği, kiracının, kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumlu olduğu, bununla birlikte kiralayanın, bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen görevi yapması gerektiği. bu durumda kiraya verenin zararı tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira bedelinden ibaret olduğu-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasına konu çek üzerinde davalının ciro yoluyla hamil konumunda bulunması nedeniyle bu çeke dayalı olarak davacı aleyhine takibe girişmekte kötüniyetli bulunmadığının gözetilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında bir borç ilişkisi olup olmadığının belirlenmesi için davacının sözleşmelerde imzası bulunmadığına yönelik iddialarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti gerekeceği-
Abonelik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin davanın temyiz incelemesinin işbölümü uyarınca Yargıtay 3.Hukuk Dairesince yapılacağı-
6352 sayılı Yasa ile değişik İİK'nın 72/5. maddesindeki kötüniyet tazminatı oranının %40'dan %20'ye düşürülmesi nedeniyle uygulanacak kötüniyet tazminatı oranlarının takip tarihi itibariyle gözetilmesi gerekeceği-