Tarafların kardeş olmasına karşın borçların tasfiyesini senede bağladıkları, davaya konu senette tanzim tarihinin vadeden önce olduğu, senede yapıştırılan damga pulunda 1998 tarihinin yazılı olmasının senedin kambiyo vasfının etkilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu- Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir sebebi ile alacaklının alacağına kavuşması geciktirildiğinden İİK'nun 72/4. maddesi uyarınca dava konusu yapılan miktar üzerinden tazminata ve ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı dava konusu bono bedelini muhtelif tarihlerde gönderdiği banka havaleleriyle kısmen ödediğini iddia etmiş, davalı ise yapılan ödemelerin bonoyla ilgili olmadığını, başka bir borca yönelik bulunduğunu savunmuş olup, havale tarihlerinin büyük bir kısmı bononun tanzim tarihinden sonra olduğuna göre, ödemelerin başka bir borca yönelik olduğunu davalının usulen kanıtlaması gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, mahkemece, iş bölümü sebebiyle gönderme kararı verilerek tarafların yüzlerine karşı tefhim edildiği görüldüğünden ve verilen karar kesin karar olduğundan karar tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde kararı veren mahkemeye başvurulup dava dosyasının görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesinin talep edilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira ilişkisinden kaynaklandığına göre, dava tarihine göre görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Davalı hamil çeki davacı şirketten aldığını ve keşide tarihinin de keşideci tarafından düzeltilmiş olduğunu beyan etmiş olup çeki bankadan alan davacıların çeki keşideciye iade ettiklerini ileri sürmüşler ise de bu yönde dosyaya ibraz edilmiş bir delil olmadığı gibi iade işleminde ciro imzalarını silmemiş olmaları da basiretli bir tacir gibi davranmadıklarını göstereceği ve bu durumda davalının meşru hamil olduğu gözetilerek davanın reddi gerekeceği-
Davalı şirket, davacının protokole aykırı davrandığı iddiası ile cezai şartın tahsili amacı ile takibe girişmiş, davacı da menfi tespit davası açmış olup; taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği itibari ile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile ilgili bir uyuşmazlık bulunmadığından asliye hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilemeyeceği-
Somut olayda çekteki ciro silsilesine göre çekin davacının cirosu ile davalıya devredildiği anlaşılmakta olup, bu durumda davalının çeki devraldığı kişinin kimlik bilgilerini bilmesi ve imzasını kontrol edebilmesi mümkün olduğundan, davalının yapmış olduğu takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulü ile davacı tarafın tazminat isteminin İİK’nun m.72,VI hükmüne göre kabulü gerekeceği-
Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davasının, İİK'nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre ancak, mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulabileceği, ceza mahkemesinde sahtecilik iddiasına dayalı olarak açılan davaların icra takibini durdurmayacağı-
Karşılıksız çek keşide edilmesi nedeniyle, bankaca haksız olarak, çek hesabı açma yasağı konusunda Merkez Bankasına bildirimde bulunulması halinin başlı başına manevi tazminatı gerektireceği-
Taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşmasından kaynaklanan istirdat istemine ilişkin davada; her iki taraf da anonim şirket olduğuna, özel hukuk kurallarına göre faaliyet gösterdiklerine, dava konusu uyuşmazlık özel hukuk sözleşmesi niteliğinde bulunduğuna göre, görevli yargı yerinin adli yargı olduğu-