Davacı, davalıya vermiş olduğu bonolardan dolayı borçlu olmadığı vakıasına dayanmış olduğundan, dava İİK’nun 72’nci maddesinde düzenlenen menfi tespit davası niteliğinde olduğu ve talep sonucunda bonoların iptalinin talep edilmesinin bu nitelendirmeyi değiştirmeyeceği-
Borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı menfi (olumsuz) tespit davası sonunda alınan ilamın yargılama gideri ve tazminata ilişkin bölümlerinin, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümü ile bir bütün olduğu, bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazının ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu, dolayısıyla, ilamın esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümünün ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemeyeceği-
Kambiyo senedi niteliğini taşıyan bonoya dayalı menfi tespit davasında, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK'nın 5. maddesi hükmünün yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmış ve anılan; “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” yasa hükmüne göre görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki istirdat davasında, mahkemece alınan bilirkişi raporlarına her iki taraf da itiraz etmiş olup, itirazlar ek raporda da karşılanmamış ve bu durumda, alınan bilirkişi raporu ve ek raporu Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli olmadığından, mahkemece konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla banka kayıt ve defterleri de incelettirilerek ve takip talebindeki alacağın dayanak kaydı da dikkate alınarak, takip tarihi itibariyle bankanın talep edebileceği alacak miktarı var ise tespit edilerek, davacı tarafından yapılan ödemeler de dikkate alınmak suretiyle, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip tartışılarak karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit davasında, birleştirilen davalar bağımsızlıklarını koruduklarından asıl dava ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-Menfi tespite hükmedilen miktarın hükümde gösterilmesi gerekeceği-
Henüz keşide edilmemiş, çek vasfında olmayan tamamen boş çek yaprakları tedavüle konmuş sayılamayacağından, hesap sahibi tarafından zayi nedeniyle iptal davası açılamayacağı, ele geçirenlerce imzalanıp doldurulması sonrasında, çeke dayalı hak iddia edene karşı menfi tespit davası açılabileceği, bu nedenle boş çek yaprağına dayanarak iptal isteminde bulunmakta hukuki yarar bulunmadığı-
Dava, ileride sipariş verilecek mallara karşılık teminat amacıyla verildiği iddia edilen çekin bedelsiz kalması nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup çekin teminat için verildiğini ve bedelsiz kaldığını iddia eden tarafın bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği; somut olayda çekin ön veya arka yüzünde bulunan “teminat içindir” ibaresinin tek başına çekin teminat için verildiğinin kanıtı olamayacağı gibi çekin davacı defterlerinde kayıtlı olmamasının da sonuca bir etkisinin bulunması gerekeceği-
Dava konusu alacak davadan önce temlik olunduğundan, davacının alacağı temlik eden davalıya karşı dava açtıktan sonra taraf değiştirmesi HMK'nun 124.maddesi gereğince karşı tarafın açık iradesi ile mümkün olacağı ve somut olayda kendisine dava dilekçesi tebliğ edilen dava dışı karşı tarafın, taraf değişikliğine icazet vermemiş ve karşı çıkmış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, UYAP üzerinden yapılan araştırmada davacı vekilinin UYAP üzerinden mahkemeye gönderdiği mazeret dilekçesinin incelenmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, icra takip tarihinden önce yapılan ödemelerin nazara alınması, davalının takibe girişmesinde kötüniyetli olduğunun gözetilmesi gerekeceği-