Davacının, kendisine hile ile boş senet imzalatıldığını, senedin davalı tarafından doldurularak, aleyhine takip başlatıldığını ileri sürerek, borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline karar verilmesini talep edebilmesi için TBK. mad. 39 gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içinde talep etmesi gerekeceği, davacının dava konusu senetle ilgili olarak hile ile kandırıldığı iddiasının Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 18/12/2009 tarihli şikayet dilekçesi ile ileri sürüldüğü, davacı için hilenin öğrenildiği tarihin 18/12/2009 tarihi olduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 13.04.2011 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
"Travertenlerin menşeine dair air taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı", "montajın davacı tarafından başka bir firmaya yaptırıldığı", "davalı tarafından davacıya 5 adet fatura düzenlendiği, buna karşılık davacıdan 5 adet çek alındığı", "davalı defterlerinde davacıdan alacak göründüğü, "iddianın davacı tarafından ispatlanamadığı" gerekçeleriyle menfi tespit davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
İbranamedeki imzanın davalının eli ürünü olmadığı, sözleşmedeki imzanın davacının eli ürünü olduğundan, menfi tespit davasının reddine, davalının tazminat isteminin reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Davacı iddiasını ispatlayamadığından menfi tespit davasının reddi gerektiği-
Alacak davasından önce, davalıya verilen çek nedeniyle menfi tespit davası açılmış olduğundan, bu davanın daha önce açılan dava ile birleştirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz maliki olarak üçüncü kişi konumunda olan davacının sorumluluğunun ipotekli taşınmaz ile sınırlı olduğu, taşınmazın paraya çevrilmesi halinde, taşınmaz maliki olarak davacının sorumluluğunun da sona ereceği, hakkında düzenlenen rehin açığı belgesi nedeniyle borçlu kabul edilemeyeceği; davacının ipotekli taşınmaz bedeli dışında borçlu olmadığının tespiti ve kötüniyet tazminatı isteminin reddi gerektiği-
"Davacının kart şifrelerini ve kimlik bilgilerini korumada yeterli özeni göstermemiş olması nedeniyle %25 oranında kusurlu olduğu, davalı bankanın da bilgilerin korunması, kimliklerin tespiti konusunda özenli ve basiretli bir tacir gibi davranmaması nedeniyle %75 kusurlu olduğu, dava dışı üçüncü kişi tarafından yapılan harcamalardan kusur oranı dikkate alınarak her iki tarafın da sorumlu olduğu" gerekçesiyle menfi tespit davasının kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu-
Tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının hükmün bozulması gerektireceği-
Menfi tespit hükmü kurulan 10 adet çek ile tahsiline karar verilen bedel arasında bağlantı bulunduğu, ilam bir bütün olup İİK. mad. 72/5 uyarınca kesinleşmeden takibe konulamayacağı-
ipotek akit tablolarındaki imzaların davacıya ait olup olmadığı belirlenip, davacının ipotek veren sıfatıyla borçtan sorumluluğunun bulunup bulunulmadığının araştırılması gerektiği-