İmzaların bağımsızlığı ilkesi gereğince davacı keşideci, kendi imzasından sorumlu olup lehtar, cirantanın imzasının sahteliğini ileri süremez ise de, davacı lehtar ... ... ... ... ... Tic.A.Ş'nin kendisine atfen atılan imzanın sahteliğini ileri sürmesi mümkün olup sahtecilik def'i mutlak def'ilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceğinden davacı lehtar ... ... ... ... ... Tic.A.Ş'nin sahtecilik def'i üzerinde durulup bu konuda araştırma ve inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı keşideci, senedin lehtara teminat amacıyla verildiğini ve karşılıksız kaldığını iddia etmiş, davalı lehtar da duruşmadaki beyanında "senedin teminat senedi olduğunu ve teminat teşkil eden borcun tamamen ödenmiş olmasına rağmen iade edilmediğini" ikrar etmiş olup, davalının bu ikrarı karşısında dava konusu senedin karşılıksız kaldığının ve dolayısıyla davalı lehtar aleyhindeki menfi tespit davasının kabulü gerektiği- Davacı keşideci ile davalı lehtar arasındaki hukuki ilişkiye dayalı şahsi def'ilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için, hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun ispatlanması gerektiği ( TTK. mad. 818/1-e,  687/1)
Davacı tarafça, dava dilekçesi ile takibe konu senet dışında, takibe konu edilmeyen ve davalı tarafın elinde bulunduğu belirtilen diğer iki senedin de bedelsiz kaldığı, bu senetlerden dolayı da borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmesine ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, mahkemece, sadece takip konusu senedin bedelsiz kaldığının ve bu senet nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilip, diğer iki senet yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin hatalı olduğu-
Kefalette eş rızasını arayan hükmün (TBK. mad. 584), yürürlük tarihi olan 01.07.2012'den önce düzenlenmiş sözleşmelerde uygulanamayacağı-
Davacının, dava konusu bonodaki ciro imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, mahkemece aldırılan Adli Tıp Kurumu raporunda, dava konusu senette davacıya atfen atılmış olan imzanın davacıya ait olup olmadığının saptanamadığı şeklinde görüş bildirildiği, davalı tarafın bu raporun hükme esas alınamayacağını bildirerek yeniden imza incelemesi talebinde bulunduğu, bu durumda mahkemece, konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir heyete yeniden imza incelemesi yaptırılıp ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli incelemeyi ihtiva etmediği gibi davacının itirazlarını da karşılayacak durumda olmadığı, mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinden yeniden inceleme yaptırılarak davacının önceki rapora yönelik itirazlarını da karşılayacak şekilde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Çeke dayalı icra takibine yönelik menfi tespit istemine ilişkin davada, cironun iptal edilmiş sayılacağından davacının borçtan sorumlu tutulamayacağı kabul edilmişse de, keşidecisinin dava dışı Ltd.Şti, lehtarının ve birinci cirantanın bir başkası olduğu, şirket yetkilisinin ismi çizildiğinden yok hükmünde olduğu ve daha sonra davacı şirket cirosunun bulunduğu, son hamilin ise davalı olduğu anlaşıldığından, ciro zincirinde kopukluk olmadığı-Bilirkişi incelemesine göre şirket kaşesi üzerindeki imzanın davacı şirket temsilcisinin eli ürünü olduğu belirlenmiş olup mahkemece, davacı şirket cirosunun geçerli olduğu gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu-
İİK'nın 170/4 maddesinde öngörülen alacaklı tarafından genel mahkemede dava açılması hususunun takip konusu yapılan senetle ilgili bir dava açılması şeklinde anlaşılması gerekeceği, somut olayda, davacı senetle ilgili davasını ıslah ederek aralarındaki akdi ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu iddia ettiğinden, anılan Yasa hükmünün somut olay bakımından uygulanırlığının bulunmadığı- İİK'nın 170/4 maddesinde, alacaklının genel mahkemede dava açması halinde para cezasının tahsilinin dava sonuna kadar tehir olunacağı ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan para cezasının kalkacağı hükme bağlanmış olup tazminatla ilgili bir düzenlemeye yer verilmediği, mahkemece bu yönün gözetilmemesinin de isabetsiz olduğu-
Senede karşı bedelsizlik iddiasının yazılı delillerle kanıtlanması gerekeceği, davacının bedelsizlik iddiasını yazılı belge ile kanıtlayamadığı, ancak, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığından mahkemece davacıya yemin hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davası sonucunda davacının borçlu olmadığı miktar belirlenip bu miktar üzerinden bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda olumlu tespit kararı ile birlikte icra takibinin devamı yönünde karar verilmesinin doğru olmadığı-