492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 22. maddesinin “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” hükmünü içerdiği, Harçlar Kanunu Genel Tebliğ ekinde yer alan (1) sayılı Tarife'nin III/2-a maddesinde davanın reddi halinde maktu harç alınacağının düzenlendiği, hal böyle olunca, davacı vekilinin mahkemenin ilk celsesinden sonra davadan feragat ettiği gözetilerek hüküm tarihindeki maktu karar ilam harcının 2/3'üne hükmedilerek peşin yatırılan harçtan bakiye kalan kısım var ise davacıya iadesine hükmedilmesi gerekirken bu miktarı aşacak şekilde nisbi karar ilam harcına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Borçlu tarafından, İİK’nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesinin istenebileceği- Borçlunun, mahkemece tayin edilen teminattan ayrı olarak, icra müdürlüğüne talep anına kadar fer'ileri ile birlikte hesaplanan dosya borcunun tamamını karşılayacak şekilde nakden veya her an paraya çevrilebilir muteber, kesin banka teminat mektubunu vermesi halinde, alacaklı tarafından takibe devam edilemeyeceği- İİK. mad. 85 uyarınca, borçlunun mal ve haklarından, alacaklının ana para, faiz ve masraflar dahil tüm alacağına yetecek miktarının haczolunacağı ve buna göre, dosya alacağının tamamının icra müdürlüğüne yatırılması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği ve hacizlerin devam etmesinde alacaklının da hukuki yararı kalmayacağından kaldırılması gerektiği-
Davanın, senetteki imzanın inkarına dayanılarak açılmış menfi tespit istemine ilişkin olduğu, ........ Ağır Ceza Mahkemesi'nin ............ Esas, ............ Karar numaralı dosyasının zamanaşımına uğramış bulunduğundan hükme esas alınamayacağı, mahkemece imzası inkar edilen senet asılları getirtilip imzanın davacıya ait olmadığı yönünde usulüne uygun olarak uzman bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davanın, icra takibine konu bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olduğu, davacı bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğünden bonolardaki imzanın davacı borçluya ait olduğunun ispat yükümlülüğünün davalı alacaklıya ait olduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre, imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda kanaat edinilemediği belirtilmiş olduğundan, bu durumda bonolardaki imzanın davacıya ait olmadığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporunun yorumunda hataya düşülerek ve ispat yükümlülüğü yanlış değerlendirilerek yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet olmadığı-
Dosyaya sunulan kredi sözleşmesi örneğine göre, davacının kredi borçlusu konumunda olduğu, mahkemece, banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak davacıya kredi ödemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise miktarının belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalının, ön inceleme tutanağının imzalanmasından önce davayı kabul ettiğinden AAÜT'nin 6. maddesi uyarınca ½ oranında vekalet ücretinden sorumlu olacağı gözetilmeden, yargılama giderlerinin tümünden sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Davanın kambiyo senedine karşı açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, bonoda davacının keşideci, davalının lehtar, icra takibi başlatılanın ise ciro suretiyle hamil olduğu, davacının davalılara karşı menfi tespit davası açmakta hukuki yararının olduğu, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu davacının yazılı belge ile ispatlaması gerekeceği-
Islah ile dava konusunun daraltılamayacağı, bu yöndeki bir talebin bakiye kısım açısından feragat olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi, bozmadan sonra ilk hükmün ortadan kalktığı ve yeni bir hüküm kurulduğu gözetilmeksizin alınması gereken harç konusunda açık bir hüküm fıkrası oluşturulmamasının da usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının, kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece yapılan imza incelemesinin yeterli olmadığı, mahkemece sözleşme tarihinden önceki döneme ait davacının resmi kurumlar önünde atılmış imza örneklerinin getirtilip yeniden imza incelemesi yaptırılması, imzanın davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde ise, davacıya banka tarafından kredi ödemesinin yapılıp yapılmadığının banka kayıtları üzerinden inceleme yaptırılarak tespitinden sonra karar verilmesi gerekeceği-
İİK’nun 72/4. maddesinde, “dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar.” denildiği, mahkemece bu hükme aykırı olarak .............. İcra Müdürlüğü’nün ...... esas sayılı takip dosyasına yönelik verilen tedbirin karar kesinleştiğinde kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-