Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup davacı vekilinin, davaya konu bononun müvekkili A. B' ye hile ile imzalatıldığını iddia etmiş, bu iddiasını ispat için davacının eşi olan F. B'nin tanık olarak dinlenilmesini istediği-Tanıklığın, üçüncü kişilerin (davanın tarafı dışındaki kişilerin) dava ile ilgili bir vakıa hakkında, dava dışında edinmiş oldukları bilgiyi mahkemeye bildirmeleri olduğu- Bu anlamda tanığın davanın tarafları dışında üçüncü bir kişi olması zorunlu olup tarafların ve külli haleflerinin kendi davalarında tanık olamayacakları-
Uyuşmazlığın, davacının 2016 yılı SGK kapsamındaki kişilerin TEB üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin protokolün 5.3.2 nci ve 5.3.5 inci maddelerini ihlal edip etmediğine ilişkin olduğu-
Davalı tarafından davacılar aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde borç sebebi olarak "kendisine kullanması için verilen 995.00 TL lik çek karşılığı şirketimin çekini ödememesi nedeniyle çekin karşılığını tarafıma vermemesi sebebiyle" gösterildiği- Menfi tespit davasında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklıya düşeceği- Davalının başlattığı takip nedeniyle davacılar ile arasındaki borç ilişkini ispata elverişli bir delil sunulmadığı, toplanan deliller ile davalının iddiasını ispat edemediği ve davanın kabulü gerektiği-
Uyuşmazlığın, davacı şirketin davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti ile kurum işleminin iptali istemine ilişkin olduğu- İlk Derece Mahkemesince; ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra dava dosyasının işlemden kaldırıldığı ve 3 aylık yasal sürenin geçmesinden sonra davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği göz önünde bulundurularak, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik görülmediği-
Eksik/ayıplı iş olup olmadığının tespitinde, dava konusu olan bağımsız bölümlerde mobilya/iç dizaynda iddia olunan eksik/ayıplı işler taraflar arasında olan sözleşme kapsamında, iç dizayn için taahhüt edilen vasıf ve nitelikte yapılmadığı ve ayıplı imalat bedeli mahkemece yapılan keşif sonucu alınan denetime elverişli, gerekçeli bilirkişi heyet raporu ile belirlendiği, taraflar arasında kararlaştırılan toplam iş bedeli uyuşmazlık konusu olmayıp davalının da ihbar definin olmaması karşısında davacının davalıya ayıplı işler bedeli oranında borçlu olmadığının kabulü gerektiği, davanın yüklenici ile alt yüklenici arasında olması itibariyle iş bedellerinin bağımsız bölüm sahiplerince ödendiği olgusunun da işbu dava yönünden önemi olmadığı, davacının, bilirkişi raporu ile belirlenen miktarda davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflardan ticari defterleri ibrazlarının ne şekilde isteneceğine ilişkin 6100 sayılı Kanun'un 222 nci maddesinde doğrudan bir düzenleme bulunmamakta ise de, ticari defterlerin de aynı zamanda bir belge niteliği taşıması itibariyle bu hususta 6100 sayılı Kanun'un 220 nci maddesi uygulanarak, usulüne uygun muhtıra ile davalının defterlerinin ibraz etmesinin istenmesi, ibraz edilmemesi halinde 6100 sayılı Kanun'un 220 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalıya defterlerinin elinde bulunmadığına dair Mahkemece yemin teklif edilmesi, yemin icra edilmezse anılan Kanun'un 220 nci maddesinin üçüncü fıkrası değerlendirilmesi ve bozma ilamında belirtildiği üzere tüm dosya kapsamı, tarafların beyanları mutabakat belgesi, mal iadesine dair belgelerin incelenip değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunmayan davalının dava dilekçesinde yer alan tüm iddiaları inkâr etmiş bulunmasına, inkâr savunmasına dayanak vakıa ve delile dayanmayan davalının süresinden sonra bildirmiş olduğu delillerinin karşı ispat hakkı kapsamına taşınarak değerlendirilmesine imkân bulunmamasına, somut uyuşmazlıkta ispat yükünün davalı üzerinde olduğunun anlaşılmasına göre, mahkemece verilen menfi tespit davasının kabulüne ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Bilirkişi raporunda kredi kartı sözleşmesindeki imzanın kuvvetle muhtemel davacının eli ürünü olmadığının belirtildiği- Davalı tarafından davacı hakkında başlatılan takibin dayanağını teşkil eden kredi kartı üyelik sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığı anlaşıldığından davacının davalıya borçlu olmasının mümkün olmadığı-
Çekte rehin cirosu yapılamayacağı ve çekin sadece tahsil veya temlik cirosuyla verilmesinin mümkün olduğu- Çekin üzerinde davalı banka tarafından yazılan “Bedeli teminat içindir.” ibaresinin bulunması durumunda çekte rehin cirosu olduğundan davalı bankanın bu çek yönünden meşru hamil kabul edilemeyeceği, davalı banka aleyhine açılan menfî tespit ve istirdat davalarının kabulü gerektiği- Dava konusu diğer çek, bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya ibraz edilmiş olup, davalı şirketten temlik cirosu niteliğini taşıyan beyaz ciro ile ile çeki devralan davalı banka aynı zamanda muhatap banka durumunda olmadığından ve çek davalı banka tarafından ibraz edildiğinden, davalı bankanın yetkili hamil olduğunun kabulü gerektiği-
Ön ödemeli konut satış sözleşmesi kapsamında verilen senedin teminat senedi olup olmadığı ve davacının bu senet nedeniyle borçlu bulunup bulunmadığının tespiti- Dava ve icra takibine konu senedin, taraflar arasında düzenlenen ön ödemeli konut sözleşmesi kapsamında, davacının teslim yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde, satış bedelinin iadesini sağlamak için teminat amacıyla verildiği- Davacı tarafça teslim yükümlülüğü yerine getirilmediğinden, davalı tarafından satış bedelinin teminatı olarak kendisine verilen senedin takibe konu edilmesinde ve bedelinin davacıdan tahsilinin istenmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı-