Banka ile şirket arasında yapılan kredi sözleşmesindeki "müşteri, temerrüt durumunda borcunu ve bu borcuna, Bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına bu oranın %50'sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi uygulanmasını ve bu şekilde hesaplanan faizi.... ödemeyi kabul ve taahhüt eder" şeklindeki düzenlemenin tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu- Mahkemece, banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılıp yukarıdaki sözleşme maddesi dikkate alınarak bankanın fiilen uyguladığı faiz oranı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İcra takibine konu olan dava konusu 15 adet senetten 01/08/2012-01/09/2012- 01/10/2012 tarih ve 2.500,00 TL’ lik 3 tanesinde lehtar davacının isminin ve ciro imzasının bulunduğu, davalının bu 3 senedi davacıdan ciro yoluyla aldığı, davacının bu senetlerdeki imzaların inkarı yönünde bir beyanının olmadığı, diğer senetlerde ise lehdara ait ciro imzanın bulunmadığı, geçerli bir ciro silsilesine göre senedi elinde bulunduran kişinin yetkili hamil sayılacağı, hamilin kötü niyeti kanıtlanmadığı sürece yetkili hamil olduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece 01/08/2012- 01/09/2012- 01/10/2012 tarih ve 2.500,00 TL’ lik toplam bedeli 7.500,00 TL olan senetler nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacılar arasında elbirliği şeklinde sorumluluk olup aralarında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan mirasçıların murislerinin keşidecisi olduğu bonoya yönelik menfi tespit davasını açmak için hep birlikte hareket etmeleri ya da miras şirketine mümessil tayin ettirilerek dava şartının yerine getirilmesi gerektiği-
İİK’nun 72/7. maddesinin “borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs ödediği tarihten itibaren...” hükmünü içerdiği, anılan hükme göre istirdat davasında ödenen parayı geri isteme hakkının parayı ödeyen kişiye ait olduğu, somut olayda davalı bankaya ipotek bedeli için yapılan ödeme asıl borçlu tarafından yapılmış olup,davacı kefilin bu ödemeyi geri isteyemeyeceği, ayrıca yapılan ödeme ipotek bedeline yönelik olup davalı bankanın asıl borçludan ipotek tutarı olan 40.000,00 TL miktar ile alacaklı olduğu anlaşıldığından iadesi gereken bir tutarın da bulunmadığı-
İşbu menfi tespit davasında murisin bir kısım mirasçıları olan davacılar arasında elbirliği şeklinde sorumluluk olduğundan aralarında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu; davacıların mirasçılar olarak hep birlikte hareket etmesi ya da miras şirketine mümessil tayin ettirerek dava şartını yerine getirmeleri gerektiği-
Davacı vekilinin, davalı tarafından icra takibine konulan 5 adet bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açtığı, mahkemece ....... C.Başsavcılığının ....... esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmiş ise de açılan ceza davası henüz kesinleşmemiş bulunduğundan raporun hükme esas alınamayacağı, bu durumda mahkeme açılan ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi veya davacının bonoların keşide tarihlerinden önceki ıslak imzaları toplanarak konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan alınacak rapor doğrultusunda ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasında davacı şirket yetkilisinin çekin keşide tarihinden önceki imzalarının (asılları ) getirtilerek bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği-
Faktoring sözleşmesinin tarafı olan şirket tarafından davalı faktoring şirketine yapılmış bir temlik cirosu bulunmadığına göre dava tarihinde yürürlükte bulunan 2006 tarihli Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik’in 22/2. maddesine uygun şekilde gerçekleşmiş faktoring işleminden söz edilemeyeceğinden davalı faktoring şirketinin bu çeke dayanarak hak talep etmesinin mümkün olmadığı-
HMK’nın 166/2. maddesi uyarınca ayrı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davaların bağlantı sebebiyle birleştirilmesinin ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebileceği, birinci davanın açıldığı mahkemenin, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren bununla bağlı olduğu, Yasa'nın birleştirmenin talep üzerine verilebileceğini düzenlediği, tarafların birleştirme yönünde bir talebi olmadığı halde birleştirme kararı vermesinin doğru olmadığı-
İpoteğin fekki ve menfi tespit davası- Kredi borçlusu diğer şirketin kredi borçlarını ödeyen davalının rehni temlik almış olduğu ve alacağın tahsili için temlik almış olduğu ipoteği takip edebileceği-