Davaya konu icra dosyalarında davalılar tarafından davalı kefil ve dava dışı kiracı şirket aleyhine başlatılan icra takipleri kira sözleşmesine dayalı olarak başlatılmış olduğuna göre kira sözleşmesine dayalı icra takibinde HMK'nun 390. maddesindeki haklılığı yaklaşık ispat hususu yerine getirildiğinden davacı vekilinin belirtilen icra takipleri nedeni ile ihtiyati tedbir talebinin, İİK'nun 72/3 maddesi de nazara alınarak davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu gözetilmek suretiyle borçlu kefil tarafından icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde bu istemin de reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Menfi tespit ve istirdat talepleriyle açılan dava sonucunda; ilamda menfi tespite ilişkin herhangi bir hüküm kurulmadığından, hükümde sadece ‘…TL’nin istirdadına’ denildiğinden, bu ilamın takibe konulabilmesi için kesinleşme koşulunun aranmayacağı-
İcra takibine konu 2 adet bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin davada, mahkemece dava konusu bonolardaki yazıların ve keşideci kısmındaki ismin aynı kalem ve el ürünü olup olmadığının grafoloji uzmanı bilirkişiye tespit ettirilerek aynı el ürünü olduğu anlaşılması halinde davaya konu bonoların keşidecisinin davacı olduğunun kabulü gerekeceği-
Menfi tespit davasına konu olan icra takibine dayanak teşkil eden alacak kefalet sıfatıyla yapılan ödemeden değil, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla dava dışı 3. kişinin borcuna mahsuben yapılmış olan ödemeden ibaret olduğundan ortada kefil sıfatıyla yapılan bir ödeme bulunmadığından kefilin davacı olan diğer kefile rucu kapsamında bir alacağından bahsedilemeyeceği-
Dava dosyasından ve yargılama aşamasında verilen dilekçelerden, gerekçeli kararda takip konusu yapılmadığı belirtilen iki adet bononun da takibe konulduğunun anlaşıldığı, mahkemece öncelikle, bu bonoların takibe konulduğu takip dosyası/dosyaları celbedilerek, tarafların takip alacaklısı ve borçlusu sıfatlarının bulunup bulunmadığı incelenip, bonolardaki sıfatları belirlenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekeceği-
Davaya dayanak teşkil eden alacağın dava tarihinden önce yazılı sözleşme ile temlik edildiği ve buna dair sözleşmenin takip dosyasına ibraz edildiği görüldüğünden menfi tespit dava tarihinde davalı sıfatı bulunmayan temlik eden hakkında dava açılarak yargılama neticesinde bu davalı aleyhine hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İstirdatı istenen ödemeye ilişkin ilamsız icra takibine davacının itiraz etme imkanı varken itiraz etmemesinin borcu kabul anlamına gelmeyeceği ve bu durumda geri alma davası açılabileceği-
Mahkemece banka kayıt ve defterleri üzerinde yerinde inceleme yaptırılıp, bilirkişiden ek rapor alınarak icra takibine konu alacağın hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığının açıkça tespit ettirilerek, davacının imzasının bulunduğu Genel Kredi Sözleşmesi’nden kaynaklanıp kaynaklanmadığı belirlenmek suretiyle toplanacak tüm deliller doğrultusunda varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Bozma ilamında "mahkemece işin esasına girilerek tarafların tüm delilleri toplanıp birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği" belirtilmiş olup mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozmada belirtilen hususlarda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verilmiş olması doğru olmadığından, bozma ilamında belirtildiği üzere işin esasına girilerek tarafların tüm delilleri toplanıp hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiği-
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerekeceği- Genel Bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yargı harcından muaf olduğu, kural olarak dava kabul edilirse harcın münhasıran davalıya yükletileceği ancak davalı idare harçtan muaf olduğundan harcın davalıdan alınmasına karar verilmeyeceği gibi davacıya da yükletilemeyeceği-