Mahkemece, "davacının süresinde delillerini sunmadığı" gerekçesiyle kiralananın tahliyesine ilişkin davanın reddine karar verilmişse de, önceleme duruşmasında, taraflar arasındaki çekişmeli hususların tespit edilmesi ve tahkikatın çekişmeli hususlar esas alınarak yürütülmesi asıl olup mahkemece, taraflara dilekçelerinde dayandıkları, ancak henüz sunmadıkları delilleri sunmaları için kesin süre verilmesi gerektiğinden ve daha önce tensiple veya inceleme tutanağı ile verilmiş olan süre sonuç doğurmayacağından, davacı vekiline, kira sözleşmelerini, tanıkların adı ve soyadı ile adreslerini, hangi tanığın hangi vakıaya ilişkin olduğunu içeren dilekçe vermesi için ön incelemeden sonra kesin mehil verilmeden davanın neticeye bağlanmasının hatalı olduğu-
Dava dilekçesinde davacı kadın her hangi bir delile dayanmamış, davalı davaya yasal süre içerisinde cevap vermemiş, davalı kadın ilk kez mahkemece hazırlanan 08.12.2015 ön inceleme duruşması tensip zaptının tebliğinden sonra 25.12.2015 tarihli dilekçesi ile tanık bildirmiş ancak davacı kadının, dava dilekçesinde tanık da dahil olmak üzere her hangi bir delile dayanmadığına göre dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme tensip zaptında delil bildirmesi için verilen süre de sonuç doğurmayacağından, bu tanıkların beyanlarının kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı-
Davacı karşı davalı erkek, dava dilekçesinde tanık deliline dayanmadığına göre, dayanılmamış olan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmayacağı ve bu tanıkların beyanlarının kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı-
Mahkemece, 2005/Eylül-2007/K. dönemine ilişkin bordrolarda tahakkuk bulunmasına karşın bordroların imzasız olması ve ödemeye dair belge sunulmaması nedeniyle bu dönem için de fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı hesaplanmış ise de, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; davacı asilin bu ücretleri alıp almadığı konusunda beyanına da başvurularak sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilen fazla çalışma ücreti alacağının davacı yanca miktar yönünden ıslah ile artırılmamasına rağmen; talep ile bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken, talep edilenden fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınmış olmasının hatalı olduğu- Fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı için yürütülmesi gereken faiz türü bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi olduğundan; yürütülmesi gereken faiz türü bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz olması gerektiği- Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamayacağı; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınmayacakları, bu kuralın tek istisnasının, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması olduğu, bu sebeple davalı tarafından ilk kez temyiz aşamasında sunulmuş olan belgelerin ödeme belgesi mahiyetinde kabul edilmesi gerektiği, davalı tarafa, ibraz ettiği belgelerin asıllarını sunması için süre verildikten sonra davacı işçiden, davalının savunmasına ve sunulan belgelere karşı diyecekleri sorularak, sonucuna göre bu sürelerin yıllık izin alacağından mahsubu gerekip gerekmediğinin değerlendirileceği-
Sözleşme hükmü ücretin yılda 270 saatlik fazla çalışmayı da kapsadığı- Mahkemenin feri müdahilin delillerini süresinde ibraz etmemesinin kusurundan kaynaklandığı veya dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ortaya koyan somut bir saptaması bulunmadığından, fazla çalışma hesabında iş sözleşmesindeki ücretin yıllık 270 haftalık 5,2 saatlik fazla çalışmayı kapsadığına ilişkin düzenlemenin dikkate alınması gerektiği-
Davalı tarafın tanıkları dahil delillerini bildirmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine karşın davalı vekili duruşmada hazır olmasına rağmen kesin sürenin sonuçlarının ihtar edilmediğinden usulüne uygun bir kesin süre verilmediği- Davalı vekili tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan bordrolar hakkı ortadan kaldıran ödeme savunması niteliğinde olduğundan üzerinde durularak değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı tarafın HMK'nun 147/1 maddesi gereğince tahkikat duruşmasına davet edilmesi, HMK’nun 280.maddesi (HUMK’nun 282. mad.) gereği bilirkişi raporlarının usule uygun şekilde tebliğ edilerek itirazlarını sunması için süre ve imkan verilmesi, bu hususta gerekirse HMK’nun 145. maddesinin de göz önünde tutulması, ondan sonra tüm deliller toplanıp birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-
Cevap dilekçesinde bildirilmeyen "yemin deliline" -sonradan delil gösterilebilmesi için HMK. mad.145 'de belirtilen istisnai hallerin mevcudiyetinin de ileri sürülmediği göz önünde bulundurularak- ön inceleme aşamasından sonra yapılan üçüncü duruşmada dayanılmasının mümkün olmadığı-
Davacı kadın dava dilekçesinde boşanma sebebi olarak ileri sürdüğü vakıaları bildirdikten sonra bu vakıaları hangi delille ispatlayacağını belirtmemiş ve dava dilekçesinde tanık deliline dayanmamış olduğu anlaşıldığından, dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen sürenin sonuç doğurmayacağı; davacının süresinde bildirmediği tanıklarının beyanları kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı-
Dava dilekçesinde herhangi bir delil bildirmeyen, sonradan delil gösterilebilmesi için HMK. mad.145 'de belirtilen istisnai hallerin mevcudiyetini de ileri sürmeyen davacının ön inceleme aşamasından sonra bildirdiği tanıkların dinlenmesinin mümkün olmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor