Önceki gerekçeye ilâveten somut olayda her iki davalı şirketin yetkilisi olan şahsın davacı alacaklıya gönderdiği elektronik postada, bozulan karar gerekçesinde açıklandığı üzere davalı ............. Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin davacıya olan borcunu diğer davalı ........İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin davacı şirketten olan alacaklarından ödenmesini kabul ettiği, bu beyanın diğer davalı ...... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş. tarafından borcun üstlenilmesi mahiyetinde olduğu, asıl davada davacı şirketin bu talebi kabul ettiğinin dosya kapsamıyla anlaşıldığı, davalı- birleşen dosyada davacı ......... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin, davalı ........ Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin borcunu üstlendiği, üstlenmenin borca katılma şeklinde yorumlanması gerektiği, bu nedenle asıl davanın davacısına karşı her iki davalının birlikte sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Taraflar sözleşme serbestisi çerçevesinde üzerinde ipotek yükü olan bir taşınmazın satışı konusunda anlaştıkları, bu satışla ipoteğin, üçüncü kişi ipoteği hâline gelmiş olan taşınmazdaki bu yük dışında davalının borçtan şahsi sorumluluğunun davacı tarafından üstlenildiğine dair bir anlaşmanın bulunmadığı, resmî senette yer alan “ipoteğin tüm hukuki vecibeleriyle taşınmazın bu bedelle satışının kabul edildiği” yönündeki açıklamanın borçtan şahsen sorumlu olmayan malikin haklarına ilişkin yukarıda anılan hükümlerini ortadan kaldırmayacağı, bu açıklamada geçen “ipoteğin hukuki vecibesi”, aksi kararlaştırılmadıkça, taşınmazın satışına katlanmak olduğu ve bu yükümlülüğe katlanan kişinin TMK.’nin 884. maddesiyle öngörülen haklara sahip olduğu, bu açıklama yazılmamış olsa dahi; tıpkı davalının ipotekle teminat altına alınan kredi borcundan şahsen sorumluluğunun devam etmesi gibi, davacının satın aldığı taşınmaz üzerindeki ipoteğin neticelerine katlanma yükümlülüğünün değişmeyeceği, üstelik davalının kendisinin satın aldığı bedelle aynı satış bedeli üzerinden taşınmazı davacıya sattığı ve bedelin tamamını da aldığı, ayrıca düzenlenmiş bir şahsi sorumluluk anlaşmasının bulunmadığı, bunun yanı sıra; ipotek alacaklısı bankanın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte davacıyı da taraf olarak göstermesi kanundan doğan zorunlu takip arkadaşlığının gereği olduğu ve sonucu değiştirmediği; davacının, kredi borcunu şahsen üstlenmediğini ileri sürdüğüne, davalı da aksini ispatlayamadığına göre borçluya ait koşullar çerçevesinde borcu alacaklıya ödeyen ve taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldıran davacının kanun gereği alacaklının haklarına halef olduğunun ve ödediği bedeli davalıya rücu edebileceğinin kabulünün gerektiği-
Taraflar arasındaki alacak davasında; imzalanan protokol ile borcun dış üstenilmesinin gerçekleştiği, protokolün 3.5. maddesinde yer alan "Taraflar birbirlerini ödeme bittikten sonra borçluların hissesi oranında gayrikabili rücu ibra edeceklerdir." şeklinde düzenlenmenin ibra olarak nitelendirilemeyeceği, doğmamış bir haktan önceden yazılı ibraname ile feragat edilmiş olmasının mümkün olmadığı-
Kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki yüklenici ediminin taahhüdünden kaynaklanan tazminat istemli uyuşmazlıkta; taraflar arasında düzenlenen bila tarihli ''Tutanak'' başlıklı belge ile arsa sahibi davalının, arsa üzerinde yapılmakta olan binadaki 8 no'lu bağımsız daireyi yaptırabildiği taktirde yaptıracağı kişi veya kişilere herhangi bir süre tanınmaksızın davacıya anahtar teslimi yapmayı taahhüt ettiği, bu taahhütün geçerli olduğu, davalının dava dışı yüklenicinin edimini yüklendiği; davacının noter aracılığı ile ihtar çekip 90 gün içinde dairenin anahtarının teslimini istediği, dairenin tamamlanmadan teslimi halinde 40.000 Türk lirası masrafının giderilmesini talep ettiği davada, davanın esasına girilmeden ret kararı verilmesinin doğru olmadığı- Karşı oy yazısında tutanak adı altında yapılan sözleşmenin kayıtsız şartsız bir edimi içermediği, davalının başka yüklenicilere tamamlatabildiği takdirde yapma şartı bulunduğu ve bu şartın gerçekleştiğinin davacı tarafından kanıtlanmış olmaması nedeniyle ret kararının haklı olduğu görüşünün benimsendiği-
Takip borcunun geç ödenmesi nedeniyle protokolün tarafı olan takip borçlusu davacının takip alacaklısı olan dava dışı bankaya fazladan faiz ödeme borcu olduğu ve bu borçtan davalının da sorumlu olduğu anlaşıldığından, belediyenin yaptığı ödemelerin protokolde sözü edilen icra dosyasına mı yoksa dava dışı Şti. hesabına mı yapıldığı, davacının, akidi davalının protokolde belirtilen tarihlerde bankaya ödemenin yapılmasını sağlayamamasından kaynaklı bir zararın olup olmadığı belirlenip ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği- Davacı, asıl davada, davayı "...'nın protokolde belirtilen tarihlerde ödemeyi sağlayamaması, ... nın de temlikten haberi olduğu ve diğer davalıya ve şirketlerine ödeme yaptığı halde dava konusu ödemeleri geciktirmesi" nedeniyle zarara sebebiyet verdiklerini ileri sürerek 180.000.- TL'nin davalılardan tahsilini istediğinden, davanın reddi halinde davalılar yararına tek bir vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Davalının yetkilisi olduğu dava dışı şirketle olan cari hesabına dayalı olarak açılmış olan alacak davasında, davalının cevap dilekçesindeki beyanları ile yetkilisi olduğu şirketin borcu olduğunu kabul ettiği ve bu borcu şirket ile birlikte üstlendiğinin anlaşıldığı, borcu üstlenen davalının aynı zamanda borçlu şirket yetkilisi olduğu, cevap dilekçesindeki beyanının TBK.’nin 195. maddesi uyarınca bir iç üstlenme sözleşmesi niteliğinde bulunduğu gibi, davacının bu üstlenmeye zımnen rıza gösterdiği dolayısıyla TBK.’nin 196. maddesi uyarınca dış üstlenilme sözleşmesinin de mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalının cevap dilekçesindeki borcun ikrarı mahiyetindeki beyanının, işbu davada kesin delil teşkil edeceği, davalının ödeme savunmasında bulunmadığına göre, tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek görülmediği gerekçesiyle davanın kabulünün gerektiği-
Taraflar arasında imzalanan protokolün borcun dış üstlenilmesi niteliğinde olduğu; protokolde yer alan "Taraflar birbirlerini ödeme bittikten sonra borçluların hissesi oranında gayrikabili rücu ibra edeceklerdir." şeklinde düzenlenmenin ibra olarak nitelendirilemeyeceği, doğmamış bir haktan önceden yazılı ibraname ile feragat edilmiş olmasının mümkün olmadığı-
Mahkemece, devir keyfiyetinin alacaklı Sosyal Sigortalar Kurumuna ihbar ya da gazetelerde ilan edilip edilmediği hususunun araştırılmadığı, mahkemece bu yön araştırılarak, davalı şirketin 2006 yılındaki devralma işlemi ile devrin niteliği de araştırılmak suretiyle, devrin ilanının gerçekleşmiş olması halinde, davalının, kurumun rücu alacağından sorumlu olacağı nazara alınmadan, karar verilmesi isabetsiz olduğundan taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabul edilmesi gerektiği-
Kiralananı satın alan yeni malikin, eskiye dönük kiracılardan doğacak her türlü sorumluluğu üstlenmesinin, "borcun iç üstlenilmesi" (TBK. mad. 195) niteliğinde olduğu, davalı-alacaklı (kiracı) tarafından borcun nakli (üstlenilmesi) kabul edilmediğinden, bu durumun alacaklı davacıyı bağlamayacağı ve faydalı masraf alacağı yönünden kiraya veren diğer davalıların da sorumlu olduğu-
Davalının dava konusu sözleşme ile üçüncü kişinin borcunu üstlendiği ve imzayı inkar etmediği dikkate alınarak işin esasına girerek karar verilmesi gerektiği-