Kooperatif ile üyesi arasındaki kira kaybı alacağına ilişkin davada uygulanacak olan beş yıllık zamanaşımı süresinin alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, davacının asıl davayı açtığı tarihte, konutun teslim edilmemesi nedeniyle isteyebileceği kira alacağını muaccel hâle getirmiş olduğu- "Talebin tahsis hakkına dayandığı ve tahsis hakkına dayalı talepte bulunulduğundan zamanaşımı süresinin işlemeyeceği" gerekçesiyle davalı vekilinin zamanaşımı def'inin yerinde görülmediğinden bahsedilemeyeceği- "Islahın yeni veya ek bir dava olmayıp, usulî bir hatanın düzeltilmesi veya eksikliğin tamamlanması mahiyetinde olduğu, ıslah edilen kısım bakımından zamanaşımının işleyeceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, ıslahla arttırılan kısma yönelik talebin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddedilmesi hâlinde, hak arama hürriyeti engellenerek hak ihlâllerinin doğacağı ve bu nedenle kısmi ıslahın yeni bir dava olmadığı da dikkate alınarak asıl davanın açılmasıyla zamanaşımının tüm alacak bakımından kesildiğinin kabul edilmesi değişik gerekçesi ile direnme kararın onanması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalı işveren tarafından davacının tespit edilen iş göremezlik oranına itiraz edilerek malûliyet oranının tespiti istemiyle açılan dava nedeniyle zamanaşımının kesildiği kabul edilmişse de, eldeki tazminat davasında zamanaşımı süresinin kesildiğinin kabul edilmesine olanak bulunmadığı- Davalının itirazı üzerine açılan malûliyet oranının tespiti davasının onanarak kesinleştiği tarihte zararın kapsamı yani zararlandırıcı olayın değil, bedensel zararın niteliği ve unsurları öğrenildiğinden ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminatın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği- "29.05.2019 T. 8 /3 s. İBK'da 'kısmi davada ıslah ile arttırılan miktarlar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceğinin belirtildiği, bu içtihadı birleştirme kararının gerekçesinin yol gösterici olduğu, bu karara göre ıslah ek dava olmayıp dava dilekçesindeki miktarın düzeltilmesi mahiyetinde olduğu, bu nedenle zamanaşımının dava tarihinde ıslah ile arttırılan miktar için de kesildiğinin kabulü gerektiği direnme kararının bu farklı değişik gerekçe ile doğru olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İş kazası nedeniyle davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranı gördüğü tedaviler sonrası aradan geçen zaman içerisinde değişmemiş ola da, davacının zararının, -kayıp oranı ve kontrol muayenesine gerek olmadığı bilgilerini içerir -SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığı raporuyla kesin şekilde belli olduğu- İş kazasından dolayı talep edilecek maddi tazminatın sınırlarının belirlenmesi için meslekte kazanma gücü kayıp oranının gerekli olduğu ve zararın öğrenildiği tarih dikkate alındığında ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminatın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği- "Zararın öğrenilmesinin onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamına geldiği, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hâl ve şartların öğrenilmesinin, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterli olduğu, davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranının zaman içinde değişmediği, gelişen ve değişen bir durum bulunmadığı, bu nedenle davacının zararı kaza tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği" görüşünün, "29.05.2019 T. 8/3 s. içtihadı birleştirme kararına göre ıslah ek dava olmayıp dava dilekçesindeki miktarın düzeltilmesi mahiyetinde olduğundan, zamanaşımının dava tarihinde ıslah ile arttırılan miktar için de kesildiğinin kabulü gerektiği" görüşünün ve "zamanaşımının, davacının malûliyet oranının kesin olarak belirlendiği Adli Tıp Kurumu raporu tarihinden başlatılması gerektiği, bedensel zararın kesinleşmemesinin sonuçlarını davacıya yüklemenin hakkaniyete aykırı olduğu" şeklindeki değişik gerekçe içeren görüşün HGK çoğunluğunda benimsenmediği-
Davacı-davalı kocadan kaynaklanan sözler, davalı-davacı (kadın)'ın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup, Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi uyarınca, davalı-davacı kadın lehine uygun bir manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği-