Sıfır olarak satın alındığı sanılan aracın dört kapısının da sökülüp takılmasının aracın ekonomik değerini düşüren gizli ayıp niteliğinde olduğundan tüketicinin seçimlik haklarından aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesini talep edebileceği-
Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı- Hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olduğu; zira sebepsiz zenginleşme hükümleri gözetildiğinde, zenginleşenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmanın sonuca etkili olmadığı-Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde alacaklının, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefillerden borcun ifasını isteyemeyeceği-
Davacının satın aldığı aracın motor kaputunda üretimden kaynaklı hata bulunduğundan şüphe ederek yetkili servise başvurduğu, yapılan incelemede 02.08.2012 tarihli iş emrinden anlaşıldığı üzere kaputun sökülüp tekrar takıldığı ve boyanmış olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine davalı şirkete ait servise götürülen araç üzerinde yeniden inceleme yapılıp boya kalınlık değerleri dava dışı üretici firmaya bildirildiği, ihbar olunan bu firmadan gelen cevapta ise boya kalınlıklarının fabrika speklerinde olduğunun ifade edildiği, bu aşamada gerek davalı gerekse ihbar olunan firma tarafından araçtaki boyanın orijinal olmadığı, sonradan atıldığı yönünde herhangi bir tespitte bulunulmadığı ve böyle bir iddia dile getirilmediği, tam tersine, yapılan incelemede boya kalınlığının normal değerler içerisinde olduğu; bu açıklamayla tatmin olmayan tüketicinin ihtilafı mahkeme önüne taşıdığı ve mahkemece otomotiv öğretim üyesi bilirkişiden alınan raporda yer yer aracın diğer bölümlerine kıyasen iki kat kalınlığa ulaşan motor kaputundaki boyama işleminin uygulanan astar ve boya ile işçilik gibi unsurlar göz önünde bulundurulduğunda aracın tüketiciye tesliminden önce yapıldığı ihtimalini ortaya koyduğu ve gerek iş emirlerindeki notlar gerekse motor kaput menteşelerindeki sıyrıklar dikkate alındığında motor kaputunda aracın tüketiciye tesliminden önce sökme, boyama ve takma işlemlerinin yapıldığı ve aracın gizli ayıpla satıldığı kanaatine varıldığının mütala edildiği, taraflar arasındaki tüm bu süreç ve dosyaya yansıyan deliller birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda dava konusu aracın üretimden kaynaklı gizli ayıbının bulunduğunun davacı tarafça ispatlandığı, davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında rapordaki görüşün ihtimale dayalı olarak kurulduğu, aracın davacı elindeyken de hasar görmüş olabileceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini savunmuş ise de tüketicinin kendilerine başvurusu sonrasındaki incelemelerinde ve davaya cevabında bu yönde hiçbir itirazda bulunulmadığı ve herhangi bir delil sunulmamış olduğundan bu itirazın yerinde görülmediği, hâl böyle olunca, davacının ayıp iddiasını ispatladığı gözetilerek aksi yöndeki bozma kararına direnilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Tüketicinin, hasarsız olduğu düşüncesi ile satın aldığı sıfır kilometre aracın satıştan önce hasar gördüğü ya da kusurlu imal edilmesi nedeniyle işlem gördüğü ve renk farklılığı olmaması için bagaj kapağına da boya taşırılarak ve boyanın orijinalliği bozularak kusurlu onarımlarla ayıbın gizlenmek istenmiş olduğu anlaşıldığından, tüketicinin kendisinden gizlenen ayıbın satımdan çok kısa bir süre sonra ortaya çıkması ve hemen akabinde hakkını elde edebilmek için tüm yasal yolları takip etmesi göz önünde bulundurulduğunda, malın ayıpsız misli ile değişimine karar verilmesi gerektiği- "Araçtaki ayıbın onarım masrafı ve onarıma bağlı değer kaybı toplamının yalnızca 2.000,00TL olduğu, malın değerine kıyasla ayıbın hafifliği dikkate alındığında misli ile değişim yönünde karar verilmesinin taraflar arasındaki hak ve nesafet dengesini bozacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davalının, "davacı asilin boya problemi nedeniyle bir buçuk yıl sonra servise başvurduğu ve ayıp ihbar sürelerine uymadığı" yönündeki itirazı karşılanmadan karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Yargılama esnasında alınan iki bilirkişi raporu arasında açık farklılık bulunduğu gibi; görüşüne başvurulan bilirkişilerin hiç birisi boya konusunda uzman olmadığından, mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve konusunda uzman ve içerisinde en az bir kimyager olacak şekilde oluşturulan 3 kişilik bilirkişi kurulundan alınan bir raporla hüküm tesisi gerektiği-
Tespit edilen hususların açık-gizli ayıp olduğu konusunda bir ayrım yapmayan bilirkişi raporunun hükmüne esas alınamayacağı- Davalının "süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı"na ilişkin savunması da değerlendirilmemiş olduğundan, mahkemece talep ve tespit edilen ayıplı işlerden hangilerinin açık ayıp, hangilerinin gizli ayıp niteliğinde olduğu bilirkişi raporu ile ayrı ayrı belirlendikten sonra, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığının saptanması gerektiği-
Ticari nitelikteki kredi sözleşmesine dayanılarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilâmlı takip yapılmasında usulsüzlük bulunmayıp, borçluların dilekçelerinde ileri sürdükleri diğer itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-