Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılmadığı- Tarafların ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan, vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit ve olayların akışı karşısında davacı erkek dava açmakta haklı olduğu nazara alındığında davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Uyuşmazlık; zamanaşımı süresi dikkate alınarak 10.01.2009-31.12.2013 tarihleri arası tanık beyanlarına göre hesaplanan fazla çalışma ile genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alındığı eldeki davada, tanıkların davacı ile birlikte çalıştığı süreyi aşan kısmın davacı tarafından eda edilen yemin ile ispatlandığının kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır..
Tahakkuk bulunan ayların fazla mesai ücreti hesabından mahsubu gerekirken dışlanmasının doğru olmadığı- Bilirkişiden ek rapor alınarak ücret bordrolarında yer alan fazla mesai tahakkukları aylar mahsup edildikten sonra fazla mesai ücretinin hüküm altına alınması gerektiği- Bozma ilamı sonrasında alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma alacağının günlük 3 saatten hesaplanmış bordrolarda yer alan fazla çalışma tahakkuklarından mahsup edildiği ve alacağın miktarının belirlenip mahkeme ilamıyla hüküm altına alındığı- Mahkemece bozma ilamı doğrultusunda fazla çalışma alacağının günlük 3 saatten hesaplanması ve ödenen miktarların mahsup edilmesi isabetli ise de davacının dava dilekçesinde haftanın 2 günü yaptığı fazla çalışmalar için günlük 40.00 TL (20TL) ödeme yapıldığı yönündeki beyanının dikkate alınmamasının hatalı olduğu ve hükme esas alınması gerektiği-
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçinin kural olarak bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğu- Fiili bir olgu söz konusu olduğundan kural olarak işçinin, fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebileceği; fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmalarının delil niteliğinde olduğu; ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekeceği- Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz ise de aynı işveren aleyhine dava açan kişiler davacı tanığı olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi; birbirlerine tanıklık eden kişilerin beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ile bu tanıkların beyanlarının diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek, sonuca gidilmesi gerekeceği- Tanık beyanları, yapılan işin niteliği, işyerinin özelliği dikkate alındığında, mahkemece sezon döneminde çalışmanın saat 22:00’ye kadar sürdüğünün ve 4,5 saat daha ilave fazla çalışma yapıldığının kabul edilmesinin isabetli olduğu-
Taraflarca sunulan delil listesinde yer alan tanıklarla taraflar arasındaki akrabalık başlı başına tanık ifadelerinin değerini hükümden düşürmeyeceği, davalı kadın tarafından davacı erkeğe hakaret edildiği sabit olmakla beraber bu vakıaya yönelik olarak esas alınan tanık ifadelerinin gerçeğe aykırı olduğu konusunda da ciddi ve inandırıcı delil, olay bulunmadığı-
Davacı tanıklarının başka mahkemelerde davalı aleyhine işçilik alacaklarının tahsili istemi ile açtıkları davalarının bulunduğunun, davalı ile husumet içinde olduklarının dosya içeriğinden anlaşıldığı, bu durumda bu tanıkların beyanlarına tek başına itibar edilmesi mümkün değil ise de davalıya karşı dava açan davacı tanıklarının beyanları işe giriş kaydı ve davalı tanık anlatımları ile desteklendiğinden bu beyanlarına itibar etmek gerekeceği, o halde yan deliller ile desteklenen davacı tanık anlatımları kapsamında bu tanıkların çalıştıkları sürelerle ilgili bilebilecekleri hizmet dönemi göz önüne alınarak dava konusu talepler hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Avukat stajyerinin, Tebligat Kanunu'nun 17. maddesinde sayılan daimi çalışan veya müstahdem sıfatını taşımadığı- Gerekçeli kararın "çalışan" sıfatıyla stajyer avukata tebliğinin geçersiz olduğu- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı (Teb. K. mad. 32)- HMK mad. 255 uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça, tanıkların gerçeği söylediğinin kabul edileceği; akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması ve ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunması gerektiği- Evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanındığı-
Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı- Davacı-karşı davalı kadının eşine hakaret ettiği ve eşini tehdit ettiği anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunduğu, davalı-karşı davacı erkek dava açmakta haklı olduğundan, erkeğin boşanma davasının da kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerektiği-
Kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin davada, bedel talebine yönelik yemin metninin hazırlanması bakımından yemin teklif eden davacı tarafa kesin süre verilerek, yemin sorusu yeteri kadar açık bir şekilde tespit edip, karşı tarafın da yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesi sağlandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Aksine inandırıcı delil ve olaylar mevcut olmadıkça, asıl olanın tanık beyanlarının doğru kabul edilmesi olduğu, sırf akrabalığın, tanık beyanlarının reddi için, başlı başına sebep olmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor