6183 sayılı Kanunun 28/2. maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında, "borçlu" ile "üçüncü kişi" arasında yapılan satışta, edimler arasında "aşırı fark" (tapudaki satış bedeli ile gerçek değeri arasında bir misli ya da daha fazla fark) bulunması ve bu farkın (ya da; taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce saptanan gerçek değerinin) ödendiğinin üçüncü kişi tarafından "yasal ve inandırıcı delillerle" kanıtlanamaması halinde, mahkemece, tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği–
Tasarrufa konu taşınmazın tapuda belirtilen (gösterilen) satış bedeli ile, taşınmazın tasarruf tarihindeki -serbest piyasa rayicine göre- belirlenen gerçek değeri arasında bir misli veya daha fazla fark bulunması halinde "edimler arasında fahiş farkın bulunduğu"nun kabulü gerekeceği– (Dava konusu taşınmazın tapuda gösterilen satış değeri ile keşfen saptanan satış tarihindeki gerçek değeri arasında fahiş (bir misli) fark bulunması halinde, yapılan bu tasarrufun "bağışlama" hükmünde olup İİK.nun 278/III-2 maddesi gereğince mutlak olarak iptâle tabi olacağı)–
Tasarrufun iptali davalarında bedel farkı değerlendirilirken, davalı üçüncü kişinin taşınmazı satın alırken kullandığı kredilerin de dikkate alınması gerekeceği-
İptal davalarının maksadının (İİK’nun 278, 279 ve 280. maddelerde yazılı borçlunun borcun doğumundan sonra yaptığı) -mevcudunu azaltmaya yönelik- tasarrufların butlanına hükmettirmek olduğu-
İİK'nın 278. maddesinde düzenlenen iptal nedenleri için açıklanan haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki senelik süre bu maddede öngörülen akrabalık ve bedel farkından dolayı iptal ile borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri için belirlenen süre olduğu, İİK'nun 279. maddesinde ise borçlu tarafından verilen rehinler, mutat ödeme vasıtaları dışında yapılan ödemeler, vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler ve kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için verilmiş şerhlerde 1 yıllık süre belirlendiği ve İİK'nın 280. maddesinde sayılan iptal nedenleri için uygulan­mayacağı, 280. maddede sayılan iptal nedenleri için ise beş yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmasının mümkün olduğu- İİK'nun 278, 279 ve 280. mad­delerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer madde­lerden birine göre iptal kararı verebileceği-