TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
Davacı tanıklarının yurt dışında istinabe suretiyle alınan beyanlarının hüküm tarihinden sonra dosyaya girdiği ve bu beyanların değerlendirilmeden hüküm tesis edildiği anlaşıldığından, bu tanıkların dinlenmesinden vazgeçilmediğine göre, davacının iddiasını kanıtlama hakkını kısıtlayacak şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Karar sonrasında dosyaya gelen yabancı dildeki tanık beyanlarının öncelikle Türkçe’ye çevirisinin yapılması ve mahkemece beyanlar değerlendirildikten sonra çözüme gidilmesi gerektiği-
Kazanın meydana geldiği yerde herhangi bir yol çalışmasının yapıldığına dair delil bulunmadığından, kaza mahallinde keşif yapılarak herhangi bir yol çalışmasının bulunup bulunmadığı ve davacı aracına hasar veren rögar kapağının hangi kurum ve kuruluşa ait olduğunun belirlenerek sonucuna göre, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki tazminat davasında, davacının zararın artmasında müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması için dosya içerisindeki bilgi, belgeler ile taraflar arasındaki sözleşme hükümleri incelenerek sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken mahkemece sadece bilirkişi raporundaki kusur değerlendirmesine göre karar verilmesinin yerinde olmadığı- Davacının başka enerji satış şirketinden indirimli elektrik temin edip edemeyeceği, indirimli elektrikten daha ucuza elektrik satın alma şansının olup olmadığının araştırılması gerektiği belirtildiği halde, mahkemece gerekli araştırma yapılmadan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğinden bozmanın gerektiği-
Davalılar, haksız tahrik sonucunda davacıya karşı etkili eylemde bulunmuş ise de, davacının olay sonucunda yirmibeş gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralandığı, bacağında oluşan kırık nedeniyle yoğun acılar yaşadığı, hastanede ve evde uzun süre tedavi gördüğü anlaşılmakta olup, mahkemece davacının gördüğü zarar ile tarafların kusur durumu, sosyal ve ekonomik durumları ve olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü değerlendirilmek suretiyle takdir edilen (4.000 TL tutarındaki) manevi tazminat miktarının yerinde olduğu- Somut olay itibariyle olayın davacının haksız tahriki nedeniyle gerçekleştiği dikkate alındığında manevi tazimat miktarının fazla olduğu görüşünün kabul edilmediği-
Yabancı plakalı motorlu araçların kazadan sonra gümrüğe terk edilmesinin her zaman, bunların tamamen yok olmuş sayılacağı anlamına gelmeyeceği; aracın kullanılmaz durumda olup olmadığı ve kullanılacak durumda ise onarım olanağının olup olmadığının gözetilmesi gerektiği- Onarımı olanaklı olmasına rağmen gümrüğe terk edilmiş araçlardaki zararın Türkiye'deki onarım giderleri ile kayıtlı olduğu ülkedeki piyasa değeri karşılaştırılarak hangisi az ise ona göre belirlenmesi gerektiği- Motorlu araç yabancı plakalı olup ülkemize geçici olarak girmiş bulunuyorsa, değerinin kayıtlı olduğu ülkedeki sürüm değeri olduğu- Hasarlı olsun veya olmasın yurda geçici olarak sokulan araçların belli bir süre içinde yurtdışına çıkarılması, yasaların gerektirdiği zorunluluk olduğundan hasarlı aracın haksız eylemi işleyene terkinin olanaksız olduğu- Hasarlı aracın büyük giderlere katlanarak yurtdışına çıkarılmasının mağdurdan istenmesini tazminat hükümlerinin engelleyeceği; belki de hasarlı aracın nakil ücreti, hurda değerini aşacağından zarar görenden böyle bir külfete katlanmasının istenmesinin iyiniyet kurallarına aykırı düşeceği-