Nüfus kaydında doğum yerinin düzeltilmesi isteminin her türlü delil ile ispat edilebileceği, yerel mahkemenin "davacının, nüfusa kaydı için düzenlenen doğum tutanağının aksinin tanık beyanı ile kanıtlanmasının mümkün olmadığı" yönündeki gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kural olarak kiralanan aracın davalı kiracı kullanımındayken oluşan zarardan davalının sorumlu olacağı,davalının bu zarardan sorumlu olmadığını ileri sürmesi halinde bu savunmasını ispatlamakla yükümlü olacağı-
Basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada 5187 Sayılı Basın Yasası`nın 13/son maddesi uyarınca, zararı doğuran fiilin işlenmesinden sonra yayının her ne surette olursa olsun devredilmesi, başka bir yayınla birleştirilmesi veya sahibi olan gerçek veya tüzel kişinin herhangi bir surette değişmesi halinde, yayını devir alan, birleşen ve her ne surette olursa olsun yayın sahibi gibi hareket eden gerçek ve tüzel kişiler ve anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı, diğer şirketlerde üst yönetici, bu fiil sebebiyle hükmedilecek tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı-
Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olup; gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer öte yandan da ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlamasının gerekeceği-
Hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanarak hak elde edemeyeceği, davacının kendi muvazaasının sonuçlarından yararlanmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava konusu sözleşme, Borçlar Kanunu hükümlerine tabi bir sözleşme olup, mevcut uygulamaya davacı uzun süre ses çıkarmamış ise, daha sonra somut olayda olduğu gibi, daha iyi şartlarda bir iş başvurusunun kabul edilmesinden sonra bu hakkın ileri sürülmesi MK. nun 2.maddesinde belirtilen iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı ve hukuken himaye edilemeyeceğinden, davalının itirazında bildirmiş olduğu bu hususların incelenip değerlendirilmesi gerekeceği-
Dava konusu kredinin faizinin ‘fahiş’ olup olmadığı hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi gereken bir konu olduğu, HUMK m. 275 uyarınca bu gibi durumlarda bilirkişi dinlenemeyeceği-
TTK.23 maddesi hükmüne (şimdi; Yeni TTK. mad. 21) göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesinin karşı tarafça tebliğinden itibaren 8 gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olmasına bağlı olduğu, bunun için de öncelikle taraflar arasında bir sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olmasının gerektiği, malın teslim edildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, taraflar arasında çözülmesi gereken sorunun iadeye tabi olan cihazın bedeli konusunda olduğu, MK.6.maddesine göre herkesin iddiasını ispat ile yükümlü olduğu ve davacının ödediğini iddia ettiği rakama ilişkin tüm delillerin sorulmak suretiyle iddiasını ispata yarar tüm delillerin toplanması gerektiği-
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (ahde vefa-Pacta Sund Servanda) ve Sözleşme Serbestisi ilkelerinin aslolduğu, ancak, MK.nun 2. maddesinden de esinlenmek suretiyle hem Clausula Rebus Sic Stantibus (Beklenmeyen hal şartı nedeniyle sözleşmenin değişen şartlara uydurulması) ilkesi, hem de İşlem Temelinin Çökmesi kuramını uygulamak suretiyle uyarlama davalarının görülebilir olduğu; sözleşmeye müdahale için, uzun süreli sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olayların olağanüstü ve objektif nitelikte olması gerektiği, değişen hal ve şartlar nedeniyle tarafların yüklendikleri edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde ve açık biçimde bozulmuş olmasının gerektiği, uyarlama isteyen tarafın fevkalade hal ve şartların ortaya çıkmasında kendi kusurunun bulunmaması ve sözleşmenin tamamen ifa edilmemiş olması gerektiği-
Hesabı açan annesi ile birlikte yaşayan davacının hesaplardaki mevduatın çekilmesinden bilgi sahibi olmamasının taraflar arasındaki ilişkiye ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, bankaya başvuru ve icra takibinin davalı bankanın anneye rücu yönünden zamanaşımı süresinin dolmasına çok kısa süre önce yapıldığı, davacının hesaptaki paranın çekilmesi konusunda annesine zimnen icazet verdiğinin kabulü gerekeceği, kaldı ki, M.K.nun 2. maddesi de değerlendirildiğinde davacının iyiniyetli olarak kabulünün de mümkün görülmediği-