Duruşmada ıslah için kendisine verilen iki haftalık süre içinde davacı ıslah dilekçesi ile talep miktarını arttırmış olup mahkemece, "HMK m. 181'de öngörülen bir haftalık süre içerisinde ıslah dilekçesi sunulmadığı" gerekçesiyle ıslahın geçersiz kabul edilmesinin hatalı olduğu- HMK m. 181'de öngörülen kesin sürenin duruşmada tutanağa geçirilmek suretiyle yapılan ıslah işleminin tamamlanması için verilmesi gereken bir süre olduğu- Davacı vekili, duruşmada alınan beyanında sözlü olarak ıslah işlemi yapmamış, sadece ıslah işlemini yapmak için süre talep etmiş olduğundan davacının HMK m. 181'deki bir hafta içinde ıslah dilekçesini sunmasına gerek bulunmadığı- Mahkeme kararında yazılı olan süreye riayet eden tarafın hak kaybına uğramaması gerektiği-
İstinafın iade kararı sonrası yeniden yargılama yapılarak verilen kararın kanun yolları denetimine tabi olduğu- HMK m. 46'da sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından tazminat istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin paylaşımında ortaya çıkan orantısızlık nedeni ile uğranılan zararların tazmini ve geç teslim nedeni ile ödenmesi gereken kira bedelinin tahsili istemi- Dava dilekçelerinde talep edilen orantısız paylaşım nedenine dayalı tazminat talebine ilişkin tam ıslahla ilgili olarak HMK'nın 180. maddesindeki usule uyulmadığından geçersiz olan ıslaha değer verilemeyeceği- Dava dilekçesinde talep edilen kira kaybı alacağına ilişkin olarak ise usulüne uygun olan kısmi ıslahla arttırılan kısım değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davayı tamamen ıslah ettiğini beyan eden davacı vekiline bir hafta içerisinde ıslah dilekçesini sunmak için süre verilmesi gerektiği-
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemi- Resmi şekilde yapılmayan geçersiz sözleşmeye dayanılarak yapılan tapu iptali ve tescil isteminin reddi gerektiği- Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebileceklerinden ve sözleşme ifa ile sonuçlanmadığından, davacıların murisi tarafından yapılan tutarındaki ödeme nedeniyle davalı sebepsiz zenginleştikleri- Sözleşme tarihi ile dava tarihi arasında geçen sürede, taşınmaz bedeli olarak ödenen para yönüden satın alma gücünde bir azalma olduğundan, denkleştirici adalet ilkesinin uygulanmasının isabetli olduğu- Tahkikatın tamamlanıp sözlü yargılama yapıldığı sırada ıslah suretiyle talep arttırılmasının mümkün olmayacağı-
Islahla kastedilenin dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğu- Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithalinin ve dava konusu hâline getirilmesinin mümkün olmadığı- Elatmanın önlenmesi ve kal talebine dayalı eldeki davada, dava konusu edilmeyen taşınmazın hukuken; dava konusu edilen taşınmaza nazaran ayrı bir müddeabih olduğu, bu nedenle de ıslahın konusu olamayacağı, başlangıçta dava edilmeyip, ıslahla davaya katılmak istenen parselin ayrı bir müddeabih olmakla ayrı bir davanın konusunu teşkil edeceği- "Yargılamanın başından itibaren davalıya ait binanın dava konusu olduğu, davacı tarafından bu binanın müdahalesinin men’inin talep edildiği, keşifte de bu yerin gösterildiği, ada parselin yanlış yazılmış olmasının ıslahı gerektirmediği, davacı vekilinin sunduğu dilekçenin usuli anlamda ıslah dilekçesi olmayıp parsel numarasının düzeltilmesine ilişkin bir talep olduğu" görüşünün kabul edilmediği-
Davacının menfi tespit davasını birbiriyle çelişmemek üzere birden fazla nedene dayandırabileceği- Islahın, tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği- "Kesinleşen takibe konu bononun işe girişte verilen bono olduğu (bedelsiz olduğu)" iddiasına dayanan davacının ıslah dilekçesi ile "bononun aslını yeni gördüğünü, daha önce görülmüş olan bono suretleri üzerindeki imzanın müvekkilinin imzasına benzediğini, işe girilirken verilen bono olduğunu düşünerek imzaya itiraz etmediğini" ileri sürmek suretiyle menfi tespit istemine ilişkin davasını "imza inkârına" dayalı olarak ıslah etmesi karşısında, mahkeme "ıslah talebinin kötüniyetli olduğunu" kabul etmişse de, bu konuda davalının soyut beyanı dışında bir delil bulunmadığından ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulmasına karar verilmesi olanaklı olmadığından, ıslahın bu hâli ile yargılamayı uzatmaya yönelik olmadığının kabulü ile davacı tarafın ıslah dilekçesi üzerinde yeterince durulup bu yönde inceleme ve araştırma yapılması gerektiği-
Süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için; davacının açıkça muvafakat etmesi gerektiği- Dava kısmi dava olup; davacının davasını ıslah ettiği, davalı tarafından zamanaşımı def'i ileri sürüldüğü, süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def'inin ıslaha karşı zamanaşımı def'i olduğu kabul edilmek suretiyle; davacının hak kazandığı alacaklarının miktarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği-
Davacı vekilin, daha önce sunduğu ıslah harçlı bedel artırım dilekçesinin açıklaması mahiyetinde olduğu ve açılan davadaki taleplerinin yanında dava dilekçesinde dile getirilmeyen bir alacak kaleminin de hükme bağlanmasını istemiş olması karşısında, kazanç kaybına ilişkin bu yeni istemin dava açma prosedürüne ilişkin usuli şartları taşımaması nedeniyle ek dava olarak da değerlendirilemeyeceğinden, davacının kazanç kaybına ilişkin alacak isteminin reddine karar verilmesi gerektiği- Dava dilekçesinde talep edilmeyen zarar kalemlerinin ıslah dilekçesi ile sonradan istenmesi mümkün olmadığı- Kazanç kaybına ilişkin yapılacak tespitlerin, pert olan davacı aracı ile aynı nitelikteki bir aracın yeniden satın alınması için gerekli olan makul sürenin ne olduğu konusunda net bir süre belirlenmesi, belirlenen süredeki kazanç kaybı hesabında esas alınacak maliyet bedellerinin, davacının ticari defter ve kayıtları ile muhasebe kayıtları incelenmek suretiyle net olarak saptanması, belirlenen bu maliyet bedelinin mahrum kalınan sürede aracın elde edeceği gelir olarak saptanan bedelden düşülmesi suretiyle, davacının talep edebileceği net kazanç kaybı hesabı yapılması konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekiline, ek raporun tebliğinden itibaren ıslah dilekçesini sunmak üzere 1 hafta süre verildiği, söz konusu ek raporun davacı vekiline tebliğ edildiği tarihten bir gün sonra davacı vekilinin davasını ıslah ettiği ve ıslah harcını yatırdığı anlaşılmakla; mahkemece davacı vekilinin süresinde ıslah talebinde bulunduğunun kabulü ile yargılamaya devam edilerek karar verilmesi gerektiği-