Haksız eylem nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, davacının şikayeti üzerine, davalının ‘haberleşmenin gizliliğini ihlal etme’ suçundan dolayı Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı ve dava derdest olduğundan, ceza mahkemesince belirlenecek maddi olgular hukuk hakimini bağlayacağından ceza davasının sonucunun beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Hilenin bir ceza mahkemesi kararı ile tespit edilmiş olması gerekli olmasa da, hile teşkil eden olayla ilgili olarak ceza mahkemesinde dava açılmış ise, verilecek mahkumiyet kararının maddi olay bakımından hukuk hakimini bağlayacağı-
Ceza mahkemesinin kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, maddi olgunun ve davalıların sorumluluğunun tespiti açısından ceza davasının sonucu önem arz ettiğinden, mahkemece, davalılar hakkında açıldığı bildirilen ceza davasının getirtilerek incelenmesi, dava konusu edilen zarar ile ilgili olduğu sonucuna varılması halinde sonucunun beklenmesi ve sonrasında karar verilmesi gerektiği-
Muvazaalı işlem nedeniyle davacı-alacaklının bir zararının doğması durumunda, bu zarardan lehine işlem tesis edilen, diğer bir deyişle muvazaalı olduğu iddia edilen işlemin tarafı olan alıcının sorumlu olduğu ve satıcı-borçlunun bundan sorumlu tutulamayacağı- Davalının tasarrufun iptali davasındaki yalan tanıklığıyla ilgili ceza mahkemesinde görülen davada verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" şeklindeki kararın hukuk hakimini bağlayan bir karar olmadığı, davalının yalan olduğu belirtilen beyanlarının, tasarrufun iptali dosyasında esasa etkili olmadığı ve mahkemece bu beyanlara itibar edilmeyerek, beyanların aksine davanın kabulüne karar verildiği de görüldüğünden, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemli açılan davanın reddi gerekeceği-
Ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgular hakkındaki kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturacağı, bunun nedeninin, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli bir konumda olması olduğu, böylece, kural olarak hukuk hakiminin ceza yasasındaki hükümlerle ve ceza hakiminin kararıyla bağlı tutulmadığı; BK’nın 53. maddesi ile bağımsızlık ilkesinin benimsendiği, bu itibarla mahkemece müflis bankanın eski yöneticileri hakkında açılan kamu davasının hukuki sonuçlarının BK'nın 53. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesinin gerekeceği-
Rücuya ilişkin davada, olup, davalı ancak kusuru oranında tazminatla sorumlu olup  hükme esas alınan ceza dosyası kararının hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olmadığı- Ceza mahkemesi ilamı ilamı ile sanık davalının beraatine karar verilmiş ise de, söz konusu karar yeniden bilirkişi raporu alınması için bozulmuş ve yargılama sonucunda ceza davasında zamanaşımından düşme kararı verilmiş olduğundan, mahkemece, davalının kusurlu olup olmadığına, kusurlu ise hangi oranda kusurlu olduğuna yönelik yeniden rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-
Ceza mahkemesinin beraat kararı, hukuk hakimi yönünden bağlayıcı değilse de ceza mahkemesince belirlenecek maddi olguların hukuk yargıcı yönünden bağlayıcı olduğu-
Kurum zararının tazmini istemine ilişkin davada, beraat kararının hukuk mahkemesini bağlamayacağı, davalıların eylemlerinin görevi ihmal suçunu oluşturduğu, kurum zararından davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği-
Ceza mahkemesinin beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de; maddi olgunun ve davalının sorumluluğunun tespiti açısından ceza davasının sonucu önem arzettiğinden, araç trafik kaydının iptali ve tescil istemine ilişkin dava konusu olayın özelliği nazara alındığında, ceza dosyasının kesinleşmesi beklenmesi gerektiği-