Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 864 üncü maddesinde yer alan "rehnin tapu kütüğüne tescil edilmesinden sonra, teminatını sağladığı alacak için zamanaşımı işlemez" şeklindeki açık düzenleme karşısında davalıların zamanaşımına ilişkin istinaf isteminin yerinde görülmediği, dava konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte asıl borçlu ile birlikte ipotek borçluları arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğundan, ipotek borçlusu olan davalılara takip yöneltilmesi yerinde olup davalılar vekilinin husumete ilişkin istinaf isteminin yerinde olmadığı, dosyada mevcut ipotek resmi senet örneğine göre ipotek üst sınır ipoteği niteliğinde olup dava dışı asıl borçlunun finansal kiralama sözleşmelerine konu doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı amacı ile verildiği, 28.02.2000 tarihli protokolde A.Holding A.Ş.'nin kefaleti altında borçlu T.Tetik .. A.Ş.'nin bakiye borcu ödemesinin kararlaştırılmasının davalıların ipoteğe dayalı sorumluluğunu kaldırmayacağı, 05.06.2000 tarihli tadil sözleşmesinin 1 inci maddesinde açıkça belirtildiği üzere tadil sözleşmesi ile sadece ödeme planında değişiklik yapıldığı, feshedilen sözleşmenin yeniden yürürlüğe koyulduğu, bu durumda tadil sözleşmesinin de davalıların sorumluluğunu ortadan kaldırdığından söz edilemeyeceği-
Davacıya ait uçağın uçamamasından kaynaklı zarar, davacı tarafından verilen belgelere göre bilirkişiler tarafından hesaplanarak rapor verilmiş olduğundan ve uçaktan alındığı belirlenen parçaların bedellerinin tespiti de davalı tarafından verilecek belgelere bağlı olmadığı gibi kolayca tespit edilebilecek nitelikte olduğundan, davacının davasının "belirsiz alacak davası" olarak değil, "kısmi dava" olarak nitelendirilmesi gerektiği- Davacının davası kısmi dava olarak kabul edilip, davasını haksız fiil sebebine dayandırdığı olgusundan hareket edilerek, davalı eyleminin haksız fiil olmakla birlikte suç teşkil edip etmediğinin belirlenmesi ve ıslah tarihi itibariyle, ıslah edilen miktara uygulanacak zamanaşımı süresi gözönünde bulundurularak karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında 36 adet atın ihale ile alımı konusunda sözleşme imzalandığı, sözleşmeye bağlı teknik şartname hükümlerine göre mülkiyetin alıcıya geçmesi için kesin kabulün yapılması gerektiğinden ve kesin kabul yapılmamış olduğundan mülkiyetin alıcıya geçtiğinden söz edilemeyeceği-
Taşınır rehni tabirinin, teslime bağlı rehinleri, Türk Medeni Kanununun 940 ıncı maddesinde öngörülen rehinleri, ticari işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri ihtiva ettiği- Haczedilen mala ilişkin olarak üçüncü kişi tarafından hak iddia edilmesi durumunda, istihkak iddiasının reddi için yedi günlük süre içerisinde dava açıldığında, bu dava sonuçlanıncaya kadar haczedilen malın satışının yapılamayacağı- Çek Kanunu ile banka (muhatap) aleyhine düzenlenen ödeme külfeti nedeniyle müşterinin bankadaki mevduatının, her bir çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü gerektiği; burada varılan sonuç uyarınca da, esasen rehin hakkı, banka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşmede de yer aldığından, bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkını, borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürülebileceği-
Rehin hakkı banka ile müşterisi arasında imzalanan sözleşmede de yer aldığından, bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği rehin hakkının borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürebileceği- Üçüncü kişi şikayetçi bankanın gönderilen 1. haciz ihbarnamesine süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine, karşı taraf-alacaklının, üçüncü kişi bankanın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat etmesi gerekeceği-
MK'nın 950. maddesi uyarınca alacaklının, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantılı bulunması halinde, borç ödeninceye kadar hapsedebileceği ve alacaklının, şartlar oluştuğu takdirde hapsettiği şeylerin paraya çevrilmesini isteyebileceği-
Hapis hakkının, para üzerinde kullanıldığı göz önüne alınıp, uyuşmazlığın bu çerçevede değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davaya konu işletme, davalı şirket tarafından dava dışı şirkete devredilip teslim edildiğinden davacı şirketin davaya konu işletme üzerinde hapis hakkının kalmadığı, bu talep ile ilgili bir karar verilmesine yer olmadığı-
Alacaklının, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı borcun muaccel olması ve niteliği itibariyle bu eşyanın alacak ile bağlantılı bulunması halinde borç ödeninceye kadar hapsedebileceği (MK. 950/I)- Davalı yüklenici ilk onarımda edimini kısmen ayıplı ifa etmesi sebebiyle ikinci kez arızalanarak servise getirilen araçtaki arızanın giderilmesi için gerekenden daha fazla onarım işlemi yapmış olsa da, ayıplı ifa nedeniyle ortaya çıkan arızanın giderilmesini aşan iş kısmının bedelini istemekte haklı olduğu ve bu bedeli de davacı iş sahibi ödemekten kaçındığı, yani davalı yüklenici faturadaki kadar olmasa dahi ikinci tamir nedeniyle iş bedeline hak kazandığı ve ödenmediğinden, davalının hapis hakkını kullanmakta haklı olduğu-
Alacağı ödenmeyen kimsenin zilyedi olduğu taşınmaz üzerinde hapis hakkını kullanabileceği- Türk Medeni Kanunu'nun 950. maddesi ve 10.07.1940 tarih 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararından kaynaklanan davalının bu hakkının karşısında çekişmeli taşınmazdan el çektirilmesine ilişkin verilen kararın doğru olmadığı-