Avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukatın, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebileceği- Dava konusu alacağın, vekilin haberi olmadan üçüncü kişiye temlik edilmesi nedeniyle, davacı yanın vekalet görevi de temlik tarihi itibariyle fiilen sona ermiş bulunduğundan, vekilin artık işe devam etme olanağının bulunmadığı ve davacı vekilin istifasının haklı olduğu- Davacı vekil, icra dosyasında herhangi bir vekillik hizmetinde bulunmaması nedeniyle, icra dosyasına ilişkin olarak talep ettiği ve davaya konu ettiği icra dosyası akdi vekalet ücretine ve icra dosyası karşı yan vekalet ücretine hak kazanamasa da; itirazın iptali dosyasında hükmedilen karşı yan vekalet ücreti ile bu dosyadan doğacak dava değeri üzerinden Avukatlık Kanunun 164. maddesi çerçevesinde belirlenecek sözleşmesel vekalet ücretini talep edebileceği-
Dava açıldıktan sonra reşit olan küçük, davasını bizzat kendisi takip edebileceği gibi kendi adına düzenlenecek vekaletname ile daha önce görevlendirilen avukatı ya da bir başka avukatı vekil olarak atayabileceğinden, artık reşit olan davalıya  olanak tanınarak bu konudaki eksikliğin giderilmesi gerekeceği-
Davalının davaya veriliş tarihi itibariyle reşit olmaması nedeniyle kanuni temsilcisi (velisi) olan annesi tarafından davalıya velayeten verilen vekaletname uyarınca vekil aracılığıyla davaya cevap verildiği, ancak davalının bir sene sonra ergin olduğu anlaşıldığından, davalı tarafından asaleten verilmiş vekaletname aslı veya onaylı örneği veyahut icazet belgesinin tamamlanması için davalıya olanak tanınması gerektiği; eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi yapılacağı-
Vekilin temsil yetkisi üçüncü kişiye bildirilmemiş ve ticaret siciline tescil ve ilan edilmemiş ise üçüncü kişinin iyiniyetle vekilin azlinden veya istifasından bilgisi olmamasına rağmen vekaletin son erdiğini bilen vekilin onunla yaptığı sözleşmenin müvekkili bağlayamayacak olduğu-
Vekilin müvekkiline karşı sorumluluğunda muacceliyetin, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlayacağı- Vekalet sözleşmesinden doğan tazminat istemine ilişkin dava konusu olayda, davalıların, zarar doğurduğu iddia edilen eylemle ilgili olarak müvekkili olan davacıya hesap verdiği ispat edilmediğinden, azilden itibaren işleyecek zamanaşımı süresinin dava tarihi itibari ile dolduğundan söz edilemeyeceği-
Vekalet ilişkisi dava dışı şirket ile davalı arasında kurulduğundan, davacının bu davayı açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmadığı-
Avukatın, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli ve müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorunda olduğu, aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekeceği- Azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkilin avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmadığı, buna karşılık haksız azil halinde avukatın, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahip olduğu, somut olayda, davalı tarafın, azil iradesinin bildirimine ilişkin ihtarnamesinde açıkladığı azil sebebiyle bağlı bulunmadığı, görülmekte olan davada yeni ve başkaca azil sebeplerini bildirebileceği, azlin haklı olduğu yönündeki savunmasını da bu sebeplere dayandırabileceği kabul edilerek mahkemece, taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık konusu olan, "azlin haklı olup olmadığı" hususu ile ilgili, davalının eldeki davada ileri sürdüğü tüm azil sebepleri incelenip, değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı avukat azledilmemiş olup, vekalet ilişkisi, davacıya verilen vekaletnamenin süresinin dolması üzerine sona erdiği; her ne kadar avukat, üzerine almış olduğu işi sonuna kadar takip etmekle yükümlü olup, aksine bir kararlaştırma mevcut olmadığı sürece, işin takibi için verilen (vekaletnamenin süresinin dolması halinde yenilenmesi gerekeceğinden) vekaletnamenin yenilenmemesi, avukat yönünden işin takibine engel teşkil etmekte ise de, bu husus, her durumda avukatın muaccel olan vekalet ücreti alacağından başka, başarı şartına bağlanan ücrete de hak kazandığı sonucunu doğurmayacağı-
Vekilin haksız azil halinde güvendiği vekalet ilişkisinin uygun olmayan zamanda ortadan kalkmasından dolayı uğradığı menfi zararı isteyebileceği ve vekilin, vekaletin devam edeceğine güvenerek fiilen yaptığı masraflar için tazminat isteminde bulunabileceği, bu masrafın varlığını ve tutarını vekilin kanıtlaması gerektiği, zarar hesaplanırken vekilin bu masraflar dolayısıyla sağladığı yararın da mahsup edilmesi gerektiği- Mahkemenin, gümrük müşaviri olan davacı tarafa somut delillerini sorup, celp ettikten sonra bilirkişi kurulundan davacının talep edebileceği menfi zarar hususunda ek rapor alınması gerektiği-
Reşit olmayan çocuğu temsilen düzenlenen vekaletname ile verilen vekalet görevi çocuğun ergin (reşit) olmasıyla sona ermeyeceği- İş kazasından doğan maddi ve manevi tazminattan işverenin sorumlu tutulabilmesi için olayın is kazası olması yeterli olmayıp, işverenin, is güvenlisi önlemlerini alma ve özen gösterme yükümlülüğüne aykırı davranışı veya ihmal gösterdiğinin kanıtlanması gerektiği- Mahkemece, işyeri hekimliği, işgücü sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman olan bir kardiyoloğun da yer alacağı bilirkişi heyetinden İş Kanununun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alman önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle, ölen işçinin işyerinde çalışma şartlarının kalp krizini tetikleyip tetiklemeyeceğinin belirlendiği ve iş kazası ile işverenin eylemi arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, illiyet bulunuyorsa kalp krizinin oluşumunda işverenin kusurunun bulunup bulunmadığının saptandığı, kusuru mevcut ise kusurunun ağırlığının değerlendirildiği kusur raporu alınarak karar verilmes gerekirken, "kusur raporu alınmaksızın", olayın niteliği ve oluş şekli göz önüne alındığında sigortalı veya davalıya kusur yüklenemeyeceği gerekçesiyle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor