Dava konusu taşınmazın muris babalarına ait olduğundan bahisle terekeye iadesine dair mirasçılardan birisi tarafından açılan dava sırasında, davacı mirasçının tereke temsilcisi olarak atandığına ilişkin kesinleşen sulh hukuk mahkemesi kararının dosyaya sunulmasına rağmen mahkemenin, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı yönündeki gerekçesi, diğer yandan nizalı taşınmazı kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra ancak dava tarihinden önce devralan şahıs dava dilekçesinde hasım olarak gösterilmemiş ise de; davacı bu parsel yönünden taraf değişikliği talebinde bulunduğundan, mahkemece 6100 sayılı HMK'nın 124/3.madde ve fıkra hükmü esas alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiği-
Türk Medeni Kanunu’nun 592. maddesinde sayılan hallerde sulh hakiminin terekenin resmen idaresine karar vereceği, bu maddede gösterilen sebepler bulunmadıkça tereke yöneticisinin atanamayacağı-
Açılmasından itibaren bir ay içinde itiraza uğramayan vasiyetnameyle tayin edilen mirasçının mahkemeden mirasçılık belgesinin verilmesini isteyebileceği, vasiyetnameye yasal süresi içinde itiraz edilmiş olması halinde, bunun sonuçlanmasına kadar mirasçılık belgesi verilemeyeceği-
Görevi, terekenin defterini tutup gerekli tedbirleri almak olan hakimin, bu görevinin dışına çıkarak mülkiyet (ayın) uyuşmazlığı hakkında karar veremeyeceği-
«Terekenin doğrudan doğruya idaresini» zorunlu kılan nedenlerin bulunmaması halinde, terekeden el çekilmesi gerekeceği-
Açılan tapu iptali ve tescil davasında tapu maliki paydaşların mirasçılarının bulunamaması halinde MK. 592 ve 594’e göre işlem yapılması için durumun sulh hakimine bildirilmesi gerekeceği-
  • kayıt gösteriliyor