Araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkin davada, davalı noterdeki satış sözleşmesiyle sicilde malik olarak gözüken kişiden aracı satın aldığını ve iyi niyetli olduğunu savunmuş ise de; ilk satış sözleşmesinin satıcı davacının iradesi hile ile sakatlanmış olduğundan geçersiz olduğu ve bu satışta alıcı olan kişinin emin sıfatıyla zilyet olduğundan bahsedilemeyeceği, araç sicili yönünden kanun koyucunun öngördüğü bir sicildeki kayda güven koruması bulunmadığından geçersiz ilk satıştan sonraki devirlerin de davalıya hak bahşetmeyeceği, davalının aracı oto galeriden satın aldığı hususunu ispatlayamadığını, dolayısıyla somut olayda TMK’nın 989/2 nci maddesinin de uygulanamayacağını, bu sebeple davalının iyi niyetli olup olmaması hukuken değer taşımadığından dava dışı kişiler hakkındaki ceza yargılaması çerçevesinde iyi niyetin tartışılmasına da gerek bulunmadığı-
Araç mülkiyetinin tespit ve tescili istemine ilişkin davada; davacının üzerine kayıtlı aracın, kimliği belirsiz kişiler tarafından dava dışı bir kişiye ait kimlik bilgilerinin kullanılması sureti ile, sahte bir kira sözleşmesine dayanılarak 4 günlük kiralanması ve kira süresi içerisinde yine gerçek kimliği bilinmeyen şahıslarca aracın noterde, araç satış sözleşmesi ile davalıya satılması şeklinde gelişen olay ve hukuki düzenlemeler de göz önüne alındığında; malın malikinin rızası dışında elinden çıktığının kabul edilmesi gerektiğinden, üçüncü kişi durumundaki davalının aracın mülkiyetini kazanmasının söz konusu olamayacağı, bu bakımdan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Hukukumuzda kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesinin kabul edildiği ve bu amaçla TMK m. 2 genel hükmü yanında menkul mallarda, 988 ve 989. ve tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesi ile özel hükümler getirildiği- Bozma ilamında maddi hata sonucu çekişme konusu .... numaraları bağımsız bölümün son malikinin davalı olmadığı görüldüğünden, davacıya taşınmaz maliki aleyhine dava açma imkanı tanınmak suretiyle açılacak olan davanın bu dava ile birleştirilmesi ve toplanan delillerin yolsuz tescile ilişkin ilkeleri ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Sahte kimlik belgesiyle kiralandıktan sonra sahte vekaletname ile üçüncü kişiye satılan aracın malikin rızası olmaksızın elinden çıktığı dikkate alınarak aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğu yolunda tespit hükmü kurulması gerektiği-
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı- Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğundan, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, bu nedenle mahkemece tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği- Dava dışı bir kişi tarafından ihalenin feshi davası reddedilmiş olup mhkemece ikinci el konumundaki davalının iyiniyetli olup olmadığının bir başka ifadeyle TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yaralanıp yararlanamayacağının araştırılarak değerlendirilmesi, davalı şirketin iyiniyetli olduğunun tespit edilmesi halinde davacının tazminat isteğininde bulunduğu gözetilerek tazminat isteği yönünden yapılan temliklerin incelenmesi, nitelikli dolandırıcılık eylemi ceza dosyası ile sabit davalı ile diğer davalılar arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi gerektiği-
Araç mülkiyetinin tesbiti ve tescili istemi-
Davaya konu aracın zilyetliği, dava dışı şahsa verilen ve satış yetkisi içeren vekaletnameye istinaden devredildiği, bu anlamda aracın davacının elinden rızası ile çıktığı, her ne kadar davacı tarafından vekaletin azil nedeniyle geçersiz olduğu iddia edilmişse de; bu hususun davalının bilgisi dahilinde olduğunun ispat edilemediği ve olayla ilgili dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde davalının, davacıyı zarara uğratmak istediği yönünde bir delil bulunmadığından, iyi niyetli kabul edilmesi gerektiği-
Dahili davalılar murisinin -dava dışı kişi tarafından dolandırılmak suretiyle- maliki olduğu aracın rızası dışında elinden alındığı anlaşıldığından, önceki zilyedin iradesi dışında elinden çıkan taşınır, ne kadar el değiştirirse değiştirsin yeni zilyet kötüniyetli sayılacağından, üçüncü kişi durumundaki davacının aracın mülkiyetini kazanması söz konusu olmayacağı-
Kötü niyet iddiasının def'i değil "itiraz" olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı- Somut olayda taşınmazın temellük edildikten sonra davalı tarafından kullanılmadığı, taşınmazın işhanı olduğu tartışmasız olup, bu denli iyi gelir getirecek nitelikteki yerin uzun yıllar boş tutulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu- Yolsuz tescile dayalı tapu iptal-tescil ve ipoteğin kaldırılması isteklerine ilişkin davada, davacılar, "alacaklı olduğunu iddia eden bir kişi tarafından mirasbırakan aleyhine, ancak doğrudan vekil hasım gösterilerek yüksek meblağı bir ilamsız icra takibi yapıldığını, aynı tarihte avukat tarafından borç kabul edilerek, sürelerden feragat suretiyle takibin kesinleştirildiğini ve muris adına kayıtlı taşınmazın ihalesi sonucu, taşınmazın alacaklı tarafından alacağa mahsuben satın alındığını, onun da taşınmazı  diğer davalıya devrettiğini, aynı tarihte bir banka lehine 1.000.000 USD bedelle ipotek tesis edildiğini, bahse konu takibin mirasbırakanın ehliyetsizliği gerekçesiyle iptal edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili ve ipoteğin fekkine karar verilmesini istemiş olup keşfe gidilmek suretiyle davalıya devir tarihinde taşınmazın gerçek değerinin saptanması, taşınmazın tespit edilen gerçek değerinin ödenip ödenmediği üzerinde durulması, davacı ile davalıların iş yeri ve ikametlerinin birbirine yakın olduğu hususun incelenmesi, son kayıt maliki davalının iyiniyetli olup olmadığının dinlenen tanıklar yeniden dinlenmek suretiyle açıklığa kavuşturulması gerektiği- Eksik araştırma ile yetinilerek "kayıt malikinin iyiniyetli" ve "ipoteğin gerçek olduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı-karşı davalılar durumun gereklerine göre kendilerinden beklenen özeni gösterdikleri hâlde, kendilerine hak kazandıran zilyedin buna yetkisi olmadığını bilmedikleri ve bilecek durumda olmadıkları, dolayısıyla TMK. mad. 988.anlamında subjektif iyi niyete sahip oldukları ve davacı-karşı davalıların zilyedinin elinden rızası ile çıkan dava konusu taşınır malı emin sıfatıyla zilyedinden iyi niyetle edinmiş oldukları anlaşıldığından,TMK. mad. 988 uyarınca mülkiyeti kazandıklarının kabulü gerektiği- Davalı-karşı davacının bedelini ödediği takdirde mülkiyeti kazanabileceğine ilişkin ifadeler, kabul edilen olgular ile ulaşılan hukuki sonuç arasında çelişki doğurmakta olup, davalı-karşı davacının, satış bedelini ödemek koşulu ile iade isteyebileceğinin kabul edilemeyeceği, taşınır malı emin sıfatıyla zilyedinden edinen iyi niyetli üçüncü kişi olmaları sebebiyle davacı-karşı davalının ve ondan iktisap edenin mülkiyeti kazandıklarının kabulü gerektiği- Davacı-karşı davalılar vekili tarafından dava dilekçesi ile haksız müdahalenin meni ile aracın müvekkiline teslimi, ıslah dilekçesi ile de dava konusu aracın müvekkili adına trafiğe tescili talep edilmişse de; tescil işlemi idari bir işlem olup adli yargı yerinde, idareyi işlem yapmaya zorlayıcı türden bir karar verilemeyeceğinden, çoğun içinde azın da olduğu ilkesinden hareketle mahkemece, asıl dava ile ilgili olarak davaya konu aracın mülkiyetinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerektiği- 
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor