Murisinin ölümü sonrasında, davalı tarafça internet ortamında paylaşılan hakaretvari sözlerin, özellikle kullanılan “mikrop” kelimesi dikkate alındığında, küçük düşürücü ve incitici olduğu kuşkusuz olduğu gibi; olayın oluş şekli, söylenen sözlerin içeriği ve tarafların durumu birlikte değerlendirildiğinde bu sözlerin nezakete aykırı sözler olarak kabulü mümkün görülmediğinden kınama ile yetinilmesinin uygun düşmeyeceği- Ölenin şeref ve haysiyetine yönelen saldırılar onun yakınlarının kişilik hakkına saldırı teşkil edeceğinden, bu tür saldırılar karşısında ölenin yakınları, kendi kişilik haklarının ihlaline dayanarak TMK’nın 25. maddesinde belirtilen davaları açabileceğinden, mahkemece davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmesinin isabetli olduğu-
Dernek yönetim kurulu üyeleri arasında temsil ve ilzam yetkisi olanların, derneğin prim borcundan dolayı dernekle birlikte müteselsilen sorumlu olacakları, ancak temsil ve ilzam yetkisi bulunmayan diğer üyelerin icrai yetkilerinin bulunmaması hususunun "haklı neden" oluşturduğu bu nedenle temsil ve ilzam yetkileri bulunmayan dönemde tahakkuk etmiş prim borçlarından dolayı müteselsil sorumluluklarının olmadığının kabulü gerekeceği-
Tüzüğünde üyelerinin haklarını korumak amacıyla dava açabileceğine veya üyelerinin haklarını korumak için hukuki yollara başvurabileceğine dair herhangi bir ifadeye yer verilmeyen derneğin Tıpta Uzmanlık Kurulu kararının iptali için idari yargıda dava iptal davası açamayacağı-
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası Tüzüğünün «Sendikanın Amaçları» başlıklı 2/b maddesinde yer alan «...bireylerin anadillerinde öğrenim görmesini savunulur» ibaresinin Cumhuriyetin temel niteliğine ve demokratik esaslarına Kanuna, (Anayasanın 3, 42/6. maddelerine) aykırılık oluşturduğundan, davalı sendikanın kapatılmasına karar verilmesi gerekeceği– .