Delil tespiti yolu ile alınan bilirkişi raporuna itiraz etmemiş olan tarafın bu itirazını hüküm verilinceye kadar mahkemeye bildirebileceği- Tespit raporunun iddiayı ve savunmayı karşılayıp karşılamadığı ve hüküm kurmaya yeterli olup olmadığını denetleme işi hakime ait bir görev olduğu-
Kira süreci boyunca sözleşmenin amacına uygun hareket etmiş olmak kaydıyla, kiracının olağan kullanımın getirdiği yıpranma ve eskimelerden sorumlu tutulamayacağı- Delil tespit raporunda belirlenen eskime/hasar/yıpranma olguları üzerinden hareket edilerek yapılacak bir bilirkişi incelemesiyle, bunlardan hangilerinin olağan kullanımın dışında, hor kullanıma bağlı ortaya çıktığının, taraf itirazlarını karşılar ve denetime elverişli şekilde tespit edilmesi ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının sorumluluğunu gerektiren zararın, yıpranma payı da göz önünde bulundurularak takdir ve tayini gerektiği- "Yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasının gerekmediği, tespit raporu çerçevesinde davalının sorumluluğuna hükmedilmesi gerektiğine" ilişkin görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davanın, su tüketim bedeli miktarınca borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu- Mahkemece, hem delil tespit raporu hem de yargılama sırasında alınan her iki bilirkişi raporunu göz önünde bulundurulmuş ve son tarihli rapor hükme esas almış ise de karar, "yargılamada alınan iki bilirkişi raporunun birbiriyle çeliştiği, çelişki giderilmeden hüküm kurulamayacağı" gerekçesiyle bozulmuş; Özel Daire ve Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın da bu yönde bir eksik incelemenin varlığından söz edilip edilemeyeceği hususundan doğduğu- Mahkemenin hükme esas aldığı son tarihli rapor objektif kriterlere dayandığı gibi, somut olayın özellikleri dikkate alınarak hayatın olağan akışı çerçevesinde yapılan değerlendirme sonunda tespit raporuyla benzer sonuca ulaşıldığı anlaşıldığından yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı-
Davacının kiracısının taşınmaza zarar verdiği iddiası ile önce delil tespiti yaptırdığı, bu dosyaya sunulan bilirkişi raporunda zarar miktarının belirlendiği, bilirkişi raporuna davalının itiraz ettiği, davacının da anılan zararını tahsil amacı ile davalı aleyhine icra takibine giriştiği, davalının ( borçlunun ) itirazı ile icra takibinin durduğu, davacının da eldeki itirazın iptali davasını açtığı, davacının, delil tespiti dosyasına sunulan bilirkişi raporunda belirlenen zararını tahsil etmek amacı ile alacak davası ya da itirazın iptali davası açması arasında bir farkın olmadığı, yani gerekçede yer alan yargılamanın gerektiği sözünün doğru olduğu, ancak yargılamayı mahkemenin eldeki itirazın iptali davasında yapmasının gerektiği, mahkemece, taraf delilleri değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Delil tespitinin konusunu maddi vakıaların oluşturacağı ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarının davacı lehine kazanılmış hak doğurmayacağı, yani delil tespitinin kesin delil niteliğinde olmadığı, bu durumda, mahkemece; gerçek zarar miktarının tespiti için delil tespiti dosyasında rapor hazırlayan bilirkişilerden farklı, konusunda uzman bilirkişilerden somut verilere dayalı, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yeterli inceleme yapılmadan, davalıya tebliğ edilmeyen delil tespiti raporları doğrultusunda hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, delil tespiti dosyasında yer alan davalının itiraz ettiği bilirkişi raporu esas alınarak yeniden keşif yapılmaksızın karar verildiği anlaşıldığından, mahkemece mahallinde keşif yapılması sureti ile dava konusu yangının çıkış nedeni, kusur ve zarar durumunun araştırılması için uzman bilirkişi heyetinden taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; konusunda uzman bilirkişi tarafından eşyaların incelenmesinin sağlanması, davaya konu bu eşyaların eskime paylarının da gözönünde bulundurulması, değerlerinin saptanması, gerekirse keşif yapılması, bilimsel verilere dayalı, denetime açık rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalı yanın itiraz ettiği, uzman olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan delil tespiti raporu doğrultusunda hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davalı tarafa tebliğ edilmeyen delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporu esas alınarak hüküm verilemeyeceği-
Delil tespitinin "kesin delil" niteliğinde olmadığı-
Davacı, davalıdan satın aldığı 2 adet dükkanda bulunan yapım hataları nedeniyle oluşan hasarlarla ilgili 15800 TL hasar bedelinin tazmini iddiası ile eldeki davayı açtığı, davacının bu talebinin kendisini bağladığı, mahkemece, yargılama sırasında alınan bilirkişi tespit raporundaki miktarın üzerine çıkıldığından, davacının talebi aşılarak ve tespit raporundaki miktar aşılmak suretiyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-