Miras bırakana ait nüfus aile kayıt tablosu ve mirasçılık belgesi istenilerek davacıdan başka mirasçısı bulunup bulunmadığının araştırılması, başka mirasçı bulunduğunun belirlenmesi halinde, HMK. 243 ve 244 uyarınca, taşınmaz başında keşif yapılmak suretiyle dava konusu parsellerin davacıya intikal şeklinin (taksim, bağış vb.) davacı, yerel bilirkişi ve tanıklardan açıkça sorulmak suretiyle tespiti, dava konusu parsellerin terekeden çıktığı ve davacının mülkiyetine geçtiğinin belirlenmesi halinde davanın kabulüne, aksi halde TMK.nun 701 ve 702.maddeleri göz önünde tutularak dava koşulu yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Gayrısabit sınırları içeren tapu kaydının tüm dayanak belgeleri ve varsa krokisi getirtilerek taşınmaz başında yeniden keşif yapılmasının; keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların 6100 sayılı HMK.nun 243 ve 244. ( 1086 sayılı HUMK.m.258 ) maddeleri uyarınca keşif mahaline davetiye ile çağrılmasının, tapunun sabit olan sınırlarından başlanmak üzere zeminde uygulanmasına çalışılmasının, bu konuda yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmasının, kaydın sınırlarının niteliği itibariyle miktarıyla geçerli bulunduğunun değerlendirilmesinin, tespit edilen sınırların teknik bilirkişiye işaret ettirilmek suretiyle denetime elverişli ölçekli kroki ve rapor alınmasının, tapunun dayanağı krokinin de değerlendirmede gözönünde bulundurulmasının, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesinin gerekeceği-
Tescil davasının konusunu ancak tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar oluşturacağından ve çifte tapunun önlenmesi bakımından, dava konusu taşınmaza ait teknik bilirkişi raporu eklenerek, taşınmazın tapulu yerlerden olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğü’nden sorulmasının, TMK.nun 713/4-5 maddesi gereğince yasal ilanlar yapılarak üç aylık ilan süresinin dolmasının beklenmesinin gerekeceği-
Dava imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayalı olup imar-ihyanın başladığı değil tamamlandığı tarihten itibaren kazanmayı sağlayan süre işlemeye başlayacağına göre davada imar-ihyanın tamamlandığı tarihin belirlenmesinin önem kazandığı, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları imar-ihyanın tamamlandığı tarih bakımından birbiri ile çelişkili tarihler ifade etmekte olup, taşınmazın 1999 yılında Hazine adına tapuya tescil edildiği de gözetildiğinde en geç 1979 yılında imar-ihyanın tamamlandığının belirlenmesi halinde davacı açısından mülkiyeti kazanma imkanının doğabileceği-
Mahkemece tanıkların keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, tarafların ileri sürdüğü gibi, anne ve babalarından gelen taşınmazların tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış bir paylaşımın olup olmadığı, kimlere nerelerin düştüğü, sözleşmeye uygun hareket edilip edilmediğinin, getirtilecek tapu kayıtlarıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi, belirtilen konularda yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesinin gerekeceği-
Kabul edilen parseller yönünden verilen pay oranları ile veraset belgesindeki pay oranları birbirleriyle örtüşmediği gibi kabule ilişkin hüküm fıkrasında bulunan pay oranları tekil niteliğinde yazılmış olup, tüm parselleri kapsayıp kapsamadığı konusunda da duraksamanın söz konusu olduğu, bundan ayrı bir kısım parseller bakımından miras payı oranında (1/5’er) iptal ve tescile karar verildiği halde diğer bir kısım parseller bakımından ise davalıların üçüncü şahıs durumunda olduğu ve kazandırıcı zamanaşımından kazanacakları gözetilerek 1/10’ar pay oranında iptal ve tescile karar verilmesinin de doğru olmadığı-
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu Kanun’da yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktarın sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyeceği, mahkemece Tapu Sicil Müdürlüğü ve Hukuk Muhakemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü’nden gerekli araştırma yapılmış ise de belgesizden edinilen taşınmazlar olup olmadığının Kadastro Müdürlüğü’nden sorulmadığı, belgesizden edinilen taşınmaz bulunup bulunmadığı Nusaybin Kadastro Müdürlüğünden sorularak, gerek mahalli bilirkişi beyanlarına gerekse de 22.12.2009 tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporuna göre taşınmazların sulama imkanı bulunduğunun nazara alınmasının ve toplanan deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekeceği-