Uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadıkları, buradan varılacak sonuca göre davacı-birleşen davada davalı erkek eş yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 174/1-2 nci maddesi gereğince manevi tazminata, davalı-birleşen davada davacı kadın yararına ise aynı Kanun'un 175 inci maddesi gereğince yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmeyeceği noktalarında toplanmaktadır...
Uyuşmazlığın, 1-Bölge adliye mahkemelerince takdir edilen maddi-manevi tazminat miktarlarına ilişkin temyiz talepleri hakkında, Yargıtayca yapılacak incelemenin niteliği ve tazminat miktarları yönünden Yargıtayın temyiz olunun kararı bozup bozamayacağı,2- Somut olayda, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının çok olup olmadığı noktalarında toplandığı-
Uyuşmazlığın, tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme ilâmında; erkek eşin boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu bir davranışının tespit edilip edilmediği, buradan varılacak sonuca davacı eş yararına maddi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı-
Uyuşmazlığın, davalı tarafından cevap dilekçesinde talep edilen ve 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmanın eki niteliğinde olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan eldeki davada; ileri sürülen maddi tazminat talebi hakkında, davalı tarafa istenen değer üzerinden nispi harcın tamamlatılması yönünde Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca süre verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı-
Tarafların 26.10.2006 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten ortak bir çocuklarının bulunduğu, kadın eş vekilinin verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde, eşinin başka kadınlarla samimi şekilde mesajlaştığını ileri sürdüğü, kadın eşin dosyaya sunduğu fotoğraflar, video kaydı ve mesajlardan erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun sabit olduğu, ayrıca erkek eşin dava devam ederken eşini bir kez aldattığını duruşmada beyan ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda güven sarsıcı davranışları sabit olan erkek eşin tam kusurlu olduğu - Hâl böyle olunca, erkek eşin iddia edilen kusurlu davranışlarının ispatlanmadığı gerekçesiyle her iki tarafın kusurunun bulunmadığının kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak kadın eş tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Uyuşmazlık; somut olayda, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü ve nafakanın niteliği dikkate alındığında davacı kadın yararına hükmedilen maddi tazminat ile yoksulluk nafakası miktarlarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..
Kadın eşin erkek eşe ve ailesine karşı hakaret içeren ifadeler kullanması, eşinin ailesine soğuk davranışlar sergilemesi ve eşinden evlenecek başka birisini ayarlamasını isteyerek onun güvenini sarsacak davranış sergiledmesi karşısında, davacı erkeğin ekonomik şiddet içeren davranışları, eşine hakaret edip onu aşağılaması, eşini başkalarının yanında sürekli olarak küçük düşürücü davranışlar sergilemesi ve eşinin aile bireylerinin ortak konuta gelmesini istemediğni anlaşması eşlerin eşit kusurlu kılacağı- Hâl böyle olunca BAM tarafından tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu erkek aleyhine kusur belirlenmesine bağlı olarak kadın eş yararına hükmedilen tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Kadının hamilelik döneminde uygunsuz videolar izlediği ve eşine hakaret edip küçük düşürücü sözler sarf ettiği, buna karşılık erkeğin ise eşine hakaret ederek çocuğun kendisinden olmadığı iddiası ile dava açtığı, kadın eşi hamileliğinde baba evine götürdüğü ve doğum süresince yalnız bıraktığı, gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında tarafların kusurlarının birbirine denk olduğundan bahisle, eşit kusurlu sayılamayacakları, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu-
Erkek eşin eve geç geldiği, ailesiyle fazla ilgilenmediği, borçlarının olduğu, sinirli şekilde davrandığı, eşine çeşitli ortamlarda hakarette bulunduğu ve eşini tehdit ettiği, buna karşılık kadın eşin ise; eşine hakaret ettiği ve eşinin ameliyatı sırasında yeteri kadar ilgi göstermediği ve eşini üstlerine karşı şikâyet ettiği, gerçekleşen bu kusurlu davranışlar karşılaştırıldığında kadının ağır kusurlu sayılamayacağı-
İstinaf incelemesi sonucunda verilen kararlara ilişkin Yargıtay'ın bozma kararı vermesi hâlinde dosyanın yeniden karar verilmek üzere hangi mahkemeye gönderileceği bağlamında değişik olasılıkların işlerlik kazandığı- Bölge Adliye Mahkemesi kararında erkeğin istinaf talebinin kusur belirlemesine yönelik olarak kısmen kabul kararı verildiği hâlde, hüküm kısmında istinaf incelemesi talebinin esastan reddine karar verilmekle, çelişkili bir hüküm yaratıldığı- Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılamaya uygun şekilde erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kusur belirlemesine ilişkin gerekçenin düzeltilerek buna ilişkin yeniden esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yapılan yargılamanın aksine hüküm kısmında kusur belirmesine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
