Uyuşmazlık konusu olan her çeşit imal ve inşa işlerinin ticari iş niteliğinde olması ve taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılması sebebiyle avans faizi talep edilebileceği- Talep edilen avans faizin türünün yasal faiz esas alınarak hesaplanmasının doğru olmadığı-
Takip talebinde istenen faiz oranının cinsinin belirtilmesi ya da istenen faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmesi durumunda, o cins faiz oranının istendiğinin kabulü gerekeceğinden, ödeme emrine yasal sürede itiraz edilmemiş olsa bile faizin, istenen faiz türüne göre ve değişen oranlarda hesaplanması gerektiği- Takipte talep edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen işleyecek faizin türünün gösterilmemesi ve oranının da yasal ya da ticari faiz oranlarından birine denk gelmemesi halindeyse, itiraz edilmeyerek kesinleşen oran üzerinden faizin hesaplanması gerektiği- Takip dayanağı bono, kambiyo senedi niteliğinde olduğundan taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğunun kabulü gerektiği ve bu durumda, borçlunun ödeme emri tebliğ tarihine göre yasal süre içerisinde işleyecek faiz oranına bir itirazı olmadığı ve takipten sonraki dönem için istenen yıllık %94,50 faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmediği de anlaşılmakla, takipten sonrası için yıllık %94,50 faiz oranının akdi faize dönüştüğünün kabulü gerektiği-
Somut olayda davacı, davalı ile taşınmazına doğal gaz tesisatı, mutfak dolabı, laminant parke vb. işleri yapmak konusunda anlaştıklarını, söz verdiği şekilde teslim etmediğini, yapılan tespitte 1.968,56-TL zararı olduğu anlaşıldığı, bu bedelin yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği anlaşılmakta olup; uyuşmazlık, TTK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olduğu, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığı- Bu durumda, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ile uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesi tarafından çözülebilmesi için, uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmasının zorunlu olduğu- Her ne kadar davalı taraf ticari şirket olsa da; davacının tacir olmağı ve ticari işletmesi ile ilgili olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın TTK kapsamında kalmadığıdan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Taraflar arasındaki konut kredisi sözleşmesi davalı banka için ticari iş niteliğinde olduğundan, davacı tüketicinin, 3095 s. K.. mad. 2/2 uyarınca temerrüt hâlinde avans faizi isteminde bulunabileceği- Kredi sözleşmesi çerçevesinde yapılan kesintisinin haksız olduğu iddiasıyla iadesi yönünde başlatılan takibinde asıl alacak miktarının belirli olması ve bu alacağa bağlı ferilerinin de taraflarca hesaplanabilir olması nedeniyle alacağın “likit” olduğunun kabulü gerektiği- İtirazın iptali davasında, dava değeri açıkça takipteki asıl alacak miktarı olan 3.000TL üzerinden gösterilmiş, mahkemece de ilk celsede taraflar arasındaki çekişmeli miktarın 3.000TL olduğu belirlenmiş olmasına karşın, "davanın kısmen kabul edildiği" belirtilerek açıkça dava edilmeyen işlemiş faiz alacağı yönünden de davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu- "Dava dilekçesi anlatımında davalının işlemiş faizden de sorumlu tutulması gerektiğinin ifade edilmesi ve talep sonucunda itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin istenmiş olması karşısında davanın takipteki alacak miktarının tamamı üzerinden açıldığının kabul edilmesi gerektiği, tüketici harçtan muaf olduğu için mahkemece talebin dava değeri olarak gösterilenden fazlası olduğu sonucuna varıldığında harcın tamamlanması için süre verilmesi şeklindeki usulün uygulanmasının da mümkün olmadığı" şeklindeki görüşün ise HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kooperatif genel kurulunca belirlenecek temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüzünden fazla olamayacağı-Somut olayda kooperatif genel kurulunca belirlenebilecek temerrüt faiz oranının yıllık yasal faiz oranı olan %9’un yüzde yüz fazlası olan %18 oranından fazla belirlenemeyeceği-
Davalı yüklenici tacir olup, taraflardan biri için ticari sayılan iş diğer taraf için de ticari iş sayılacağından, mahkemece hükmedilen alacağa, avans faizi uygulanması gerektiği-
Eksik, ayıplı iş tazminatı taleplerine dair yeterli araştırma yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu- Her paydaşın ortak alanlarda payı bulunduğundan bu yerler üzerindeki eksik ve ayıplı işler bedelinden arsa sahibinin en fazla sözleşmedeki paylaşım oranına isabet eden miktar kadar talepte bulunabileceği- Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde "...inşaat süresinin bitiminde hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın -kira tazminatından hariç- cezai şartın muaccel olacağı...’ kararlaştırıldığından ve temerrütte gerçekleşmiş olduğundan kira tazminatı yanında ceza-i şarta da hükmedilmesi gerektiği- Yüklenicinin kendi edimini ifa etmeden kira tazminatı talep edemeyeceği, ayrıca imal ettiği bağımsız bölümler kendi uhtesinde olup, tapu kaydı olmadan da fiilen kullanılabileceği- Tapu iptal ve tescil talebi de bulunmakta olup mahkemece, yüklenicinin edimlerini tam olarak yerine getirip getirmediğinin belirlenmesi gerekli olup yüklenicinin edimlerini tam olarak yerine getirmesi, arsa sahibinin alacaklı olduğu bedel (kira tazminatı, eksik ve ayıplı iş) olması halinde bu bedelleri karşılayacak şekilde bağımsız bölüm elde tutulması ya da yükleniciye mahkeme veznesine depo etmesi için süre verilmesi ve depo edilmesi halinde birlikte ifa kuralı gereği davanın kabulüne karar verilmesi, verilen süreye rağmen kira tazminatı ve var ise eksik ve ayıplı işler bedeli, davacı yüklenici tarafından depo edilmez ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği- “Avans faizine" mi "yasal faize" hükmedilmesi gerektiği-
Bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya kanunda sayılan mutlak ticari davalardan olması gerektiği- Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin davada, davalıların tacir olmadıkları buna göre davanın nispi ticari dava olmadığı, TTK. mad. 4/1 uyarınca TBK'nın 470 vd. maddelerine atıf yapılmadığından davanın mutlak ticari dava niteliğinin de bulunmadığı gözetilerek uyuşmazlığın esasına girilmesi gerektiği-
TBK'nun 88. ve 120. maddelerinde akdi faiz ve temerrüt faizi ile ilgili sınırlamaların, ticari işler bakımından uygulanabilirliği bulunmamakta ise de, anılan hükümlerde getirilen kısıtlamaların, ticari nitelik taşımayan işler bakımından uygulanmasının zorunlu olduğu- Sözleşmede öngörülen faiz oranının uygulanabilmesi için ise, sözleşmede takip dayanağı bonoya açık atıf yapılmış olması, bir diğer ifade ile bono bedeli hakkında sözleşmede kararlaştırılan faizin uygulanacağının, bononun vade ve tanzim tarihleri ile miktarı belirtilmek suretiyle açıklanması gerektiği- Taraflar arasında düzenlenen ve bilirkişi raporunda da faiz oranlarının kararlaştırıldığı belirtilen sözleşmede takip dayanağı bonolara herhangi bir atıf bulunmadığından anılan sözleşmelerde öngörülen faiz oranının takip dayanağı bonolar için uygulanmasının mümkün olmadığı- Takip dayanağı bonolar, kambiyo senedi vasfında olduğuna göre, alacağa 3095 s. K. mad. 2/2 uyarınca ticari işlerdeki temerrüt faiz olan avans faizi oranının uygulanması gerektiği-
Davacılar alacağın temliki sözleşmesine dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı. A.Ş. aleyhine icra takibinde bulunmuş ve itirazın iptali davası açmış olup davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki A.Ş. bu davada taraf olmadığından ve eldeki dava mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili olmadığı görüldüğünden, davaya "asliye ticaret mahkemesinin" değil, "asliye hukuk mahkemesinin" bakması gerektiği- "Alacağın temliki sözleşmesinin temelindeki ilişkinin davacılar ile Tasfiye Halindeki A.Ş. arasındaki kar - zarar katılım hesabından kaynaklandığı, TTK. mad. 4/1-f gereğince ticari davanın söz konusu olduğu ve ticaret mahkemesinin görevli olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca yerinde görülmediği-