İİK'nun 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, uyuşmazlık ihtiyati tedbire itirazın reddi kararına yönelik olup, davalı vekilinin o dönem istinaf dilekçesi olarak sunduğu ve dairemizce itiraz dilekçesi olarak değerlendirilen dilekçenin alt kısmında da görüleceği üzere 23/03/2020 tarihinde UYAP'ta oluşturulduğu, dolayısıyla bir haftalık itiraz süresinin geçirildikten sonra verildiği, kaldı ki 27/02/2020 tarihli itirazın reddi kararının HMK'nun 396. maddesi uyarınca durum ve koşulların değişmesi nedeniyle verildiği, bu şekildeki kararların da istinaf kanun yoluna tabi olmayıp itiraz kanun yoluna tabi olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin esasa dair istinaf talepleri incelenmeksizin usulden reddine karar vermek gerektiği-
Menfi tespit davasında önce İİK mad.72/3 uyarınca teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesine karar verildiği, davacı vekilinin dilekçesi ile tensip kararı ile verilen karardan dönülerek HMK 209 maddesi uyarınca sahteliği iddia olunan senet herhangi bir işleme esas alınamayacağından teminat alınmaksızın icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince " teminatsız şekilde mahkememiz dosyası sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulmasına" karar verildiği, İhtiyati tedbir talebinin reddi üzerine ve yokluğunda ihtiyati tedbir kararı verilen kişinin itirazı üzerine verilen karara karşı da istinaf yoluna başvurulabilecek ise de durum ve koşulların değişmesi sebebiyle ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı istinaf kanun yolunun kapalı olduğu-
Yeni koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle açılan kiranın uyarlanması davasında ihtiyati tedbir kararı verilip verilmeyeceği- Davacı kiracının restoran olan kiralananda yapmış olduğu işin niteliği ve tüm koşullar ile taraflarca sunulan deliller göz önünde bulundurularak, kiranın mahkemece takdir edilecek bir miktar üzerinden ödenmesi konusunda "ihtiyati tedbir kararı" verilmesi, ancak bu tedbir kararının mahkemece belirli aralıklarla veya tarafların müracaatı üzerine değerlendirilerek durum ve koşulların değişmesi halinde kaldırılması veya belirlenen yeni bir miktar üzerinden devam etmesine karar verilmesi gerektiği-
Ön sözleşme, sonraki tarihli protokoller ve yapılan ödemeler bir arada değerlendirildiğinde yapılması planlanan proje ilk sözleşmede öngörülen süre içerisinde başlanıp tamamlanamadığı gibi alınan idari kararların projenin başlaması-bitirilmesi ve kapsamını etkileyecek nitelikte olduğu konusunda sunulan belgelere göre, sözleşme koşullarının değiştiği iddiasındaki yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmiş olduğu, sözleşmede kararlaştıran ve hisse devri için öngörülen hasılat paylaşımı ibarelerinin, sözleşme niteliğine göre yargılama aşamasında iddia ve savunmalarla değerlendirileceği kanaatiyle, karar tarihi itibariyle verilen ihtiyadi tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Çalışma süresinin tespitine yönelik uyuşmazlığın çözümünde yapılan incelemenin yetersiz kaldığı, davacı asilin dinlenilerek, vergi dairesi ve Bağ-Kur kayıtlarına karşı diyeceklerinin sorulması; ardından söz konusu kayıtların tüm dosya kapsamındaki deliller ile birlikte incelemeye tabi tutularak, çalışma süresi bakımından bir sonuca ulaşılması gerektiği-
Para alacağının korunması için ihtiyati tedbir yoluna değil, ihtiyati haciz yoluna başvurulabileceği- Davacı vekili her ne kadar isteminde "ihtiyati tedbir" istemişse de, davacının amacı (iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle davalı) para alacağını teminat altına almak olduğundan HMK. mad. 33 gereğince, talep hakkında ihtiyati haciz hükümlerinin uygulanması ve bu hükümler çerçevesinde talebin değerlendirilmesi gerektiği- Haksız bir fiile dayalı olarak bir zararın meydana geldiği açık olup, sadece maluliyet oranı ve kusur durumu çekişmeli olduğundan ve haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceğinden, ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, mahkemece davacının ihtiyati haciz isteminin hangi alacaklara ve taşınmaz veya taşınmazlara ilişkin olduğu somut olarak açıklatıldıktan sonra, davacının tazminat talebi ile orantılı ve davalı şirketin ticari hayatını etkilemeyecek biçimde "tedbirde ölçülülük" ilkesine uygun bir ihtiyati hacize karar verilmesi gerektiği- Yargılamanın her aşamasında toplanan delillerin niteliğine göre yeniden ihtiyati tedbir yada ihtiyati haciz talep edilmesi ve bunun yeniden değerlendirilmesi mümkün olduğu- HMK. mad. 341/1 gereğince, ihtiyati haciz talebinin reddi yada ihtiyati haciz talebinin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği-
Davacı vekilinin dilekçesinde sadece miktar yönünden ihtiyati hacze itirazda bulunulduğundan diğer yönlerden yerel mahkemeye yapılan bir itiraz bulunmadığından yerel mahkemeye karşı ileri sürülmeyen itirazın istinaf aşamasında ileri sürülmesi mümkün bulunmadığından tedbir taleplerine ilişkin taleplerinin esastan reddine, ihtiyati haciz yönünden istinaf başvurusunun dava değeri olan 10.000 TL üzerinden 1.000 TL teminat karşılığı verilen yerel mahkemece kararında belirlenen teminat yatırılmadığından ayrıca 6100 sayılı HMK'nın 396. Maddesi uyarınca durum ve koşulların değişmesi halinde talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceği düzenlenmiş olduğundan yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Adi senede dayalı olarak yürütülen icra takibine karşı borçlunun açtığı menfi tespit dosyasında teminat karşılığında verilen tedbir kararının icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda tedbir kararı olduğu, bu tedbirin, mahiyeti itibariyle tahsil aşamasına gelen paranın alacaklıya ödenmesini engellemeye ve dava sonucuna göre hareket edilmesine yönelik olup, takibin durmasına ve haciz yapılmasına engel teşkil etmeyeceği- Davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde ihtiyati tedbirin kalkacağı- Hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan almasının doğal olduğu, bu halde tayin edilecek zararın asıl alacağın takip tarihine göre yüzde yirmi veya kırkından aşağı olamayacağı-
Taşınmaz üzerindeki ihtiyati tedbir şerhinin mahkeme kararı ile konulduğu durumda, kaldırılmasının da aynı mahkemeden istenilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, işleten ve sürücünün taşınır, taşınmaz malları ile bankalardaki ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ve kazaya karışan aracın üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmiş olup mahkemece, ihtiyati hacze karar verilmesinin isabetli olduğu-