Tasfiye alacaklısının ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamayacağı, ancak borçlu eş isterse, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava sonuçlanıncaya kadar borcunu ayın olarak ödemeyi kabul edebileceği, bu kuralın istisnalarının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 226/2. maddesinde (alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtildiği-
Davanın açıldığı tarihte davalı eş üzerine kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı banka lehine konulmuş bir ipoteğinin geçersiz olduğunu davacı sağ ileri sürmüş olup, açık rıza alınmamış ise bu ipotek işlemi geçersiz olacağından, malik olan eşin ölümünün bu işleme hukukilik kazandırmasının düşünülemeyeceği- Sağ kalan eşin mirasçı sıfatıyla, davayı açtığı sırada var olan hukuki yararının, yargılama sırasında davalı eşin ölümünden sonra da devam edeceği, ortada geçersizliği ileri sürülen bir ipotek bulunduğundan, evliliğin ölümle sona ermesiyle birlikte, davanın da konusuz kaldığının söylenemeyeceği- Yargılama sırasında davalı eşin (malik eşin) ölümü nedeniyle, aile konutuna tanınan korumanın sona erip ermeyeceği- "Davacı kadının yargılama sırasında TMK. mad. 240 ve 652 kapsamında bir talebinin olmadığı, bu nedenle davacının TMK. mad. 194 uyarınca aile konutu korumasından yararlanmayacağı, ancak şartları varsa taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti davası açabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Murisin kooperatife üyelik tarihi ile kooperatife yapılan ödemelerin eşler arasında 743 sayılı TKM hükümleri gereği mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde yapıldığı, kooperatife başkaca ödeme yapılmadığı anlaşıldığından, davaya konu taşınmazın murisin kişisel malı olduğunun kabulü ile davanın katılma alacağı isteğine ilişkin olduğu katkı payı alacağı talep edilmediği gözetilerek bu talebin reddi gerektiği- Davacının katılma alacağı hesaplanırken, bu taşınmazlara ait borç olarak mirasçılar tarafından Toki'ye ödenen paraların hesaplamada dikkate alınması yerinde ise de söz konusu borçların ödendiği tarihindeki değerlerinin taşınmazların güncel değerinden düşüm yapılması ile artık değerin bulunmasının hatalı olduğu; mahkemece, murisin ve mirasçıların ödediği borç miktarları yönünden oranlama ve aktüerya hesabı yapılarak; Toki'ye ödenen borçlarının, mirasçılar tarafından taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye satıldığı tarihinteki güncel karşılığı bulunarak taraflar üzerinde anlaştıkları için aynı tarihteki dava dışı üçüncü şahsa satım bedelinden, diğer parseller yönünden ise Toki'ye ödenen borçların tasfiye tarihi (karara en yakın tarihteki) itibariyle hesaplanacak değerinin, bu taşınmazların (bozma nedeniyle güncelliğini yitireceğinden) tespit edilecek tasfiye tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerlerinden düşümü yapılarak artık değerin bulunması ve sonucuna göre davacının bu taşınmazlar yönünden katılma alacağının hesaplanması gerektiği- Eşlere ait kişisel ve edinilmiş malların, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına göre değerlendirileceği-
Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunduğu iddia edilen taşınmazın ve dava konusu taşınmazın devir tarihleriyle birlikte önceki malik veya maliklerini de gösterir tapu kayıtları getirtilerek, her iki taşınmazın el değiştirme tarihlerinin yakınlığı, öncelik-sonralık ilişkisi, alım-satım değerleri vs göz önünde bulundurularak dava konusu taşınmazın ikame kuralı gereği kişisel mal ve davacının katılma alacağı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerektiği-
Katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması isteği-
8. HD. 19.01.2017 T. E: 2015/9699, K: 428-
TMK.'nin 240.maddesine dayalı ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan aile konutunun özgülenmesi, olmadığı takdirde katkı payı alacağı isteğine ilişkin davada, ölenin son yerleşim yeri mahkemesi yetkili olup, mahkemece ölenin son yerleşim yeri tespit edilerek karar verilmesi gerektiği-
Mal rejiminin tasfiyesi davalarında borçlu davalı eş ayın olarak ödemeyi kabul etmediği takdirde ve TMK.'nin 226 ve 240. maddelerinde belirtilen istisnalar dışında ayın olarak iptal tescile karar verilemeyeceği-
Dava konusu taşınmaz, 04.02.2011 tarihinde satın alınarak, müteveffa eş adına tescil edilmiş olup, TMK.'nun 240. maddesinde, artık değere katılma alacağına mahsuben, aile konutu niteliğindeki taşınmaz bölümü üzerinde sağ eş lehine mülkiyet hakkı tanınmış ise de, burada, koşulların oluşması halinde değer artış payı alacağı karşılığında aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını engelleyen bir düzenlemenin mevcut bulunmadığı- Davacı taraf, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile belirlenecek alacağa mahsuben ve karşılığı ödenmek suretiyle taşınmazın tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tescili istenildiğine göre, mahkemece, öncelikle mülkiyetin özgülenmesi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek tesis edildiği tarihte "aile konutu şerhi" bulunmadığı görülmekteyse de, ipotek alacaklısı bankanın, konutun "aile konutu" olduğunu bilmesi karşısında, eşin açık rızasını geçerli bir şekilde alma yükümlülüğü altında olduğu- Tacir olan bankanın, basiretli davranarak (TTK m.18/2), Kanunun (TMK m.194) açık rıza alınmasını istediği bu konuda kendisine sunulan muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken eşe aidiyetini belirlemek ve sözleşmenin hakim tarafı olarak imzanın sıhhatini denetlemek zorunda olduğu-